Sakın köyde eviniz, araziniz, bağınız, bahçeniz varsa satmayın! Zaman gelecek altından daha kıymetli olacak. Ki o zaman da gelmek üzere…
Babadan kalma miras insana bedava gibi gelir, biz şanslı idik, ancak sonraki nesil çocuklarına bir iğne bile bırakamayacak!
Öyle bir zamana doğru savruluyoruz ki, bırakın tasarruf yapıp bir kenara birikim yapmayı, insanlar karnını zor doyurur duruma geldi…
Peki, “Bunun müsebbibi Ne?”
Cevap, “Hayat pahalılığı!” desek de asıl sebep bu değil!
Dünya farklı bir konjonktüre, insanoğlu yeni bir yaşam tarzına eviriliyor! Hem de zorunlu olarak. Tıpkı değişen mevsimler gibi…
Her şey köyden şehre gelişle başladı!..
Sadece elli yıl önceydi “Daha iyi bir yaşam koşulu(!) ” vat edilerek bizleri şehrin cıvıltılı-şaşalı hayatına çektiler. Yorganı-yatağı yüklenen köyün gençleri toprak yoldan çıkıp asfalt yollara düştüler… Kimi okumak, kimi iş aramak, kimi de daha iyi hayatlar bulabilmek ümidiyle…
Yaşlı babayı, mazlum anayı, emmi-dayıyı, bahçedeki elmayı, meradaki tayı, sürülen tarlayı… terk edip “gurbet” denen yalnızlığa sığındık…
Ekmeyi, üretmeyi, paylaşmayı, yardımlaşmayı, dayanışmayı, kucaklaşmayı unutarak “yalnızlık” denen kendi derdimize düştük…
Tüm iyilikleri, güzellikleri, mutlulukları, huzuru, yaşama dair hoş ne varsa “hoşça kal” deyip köyde, geride bırakarak geldik şehre...
“İstanbul’un taşı, toprağı altın!” diye kazmayı-küreği alan koştu da, altın bulan var mı, orası meçhul…
Ya şimdi?
Şimdilerde ışığa koşan ateş kelebekleri gibiyiz, ölümüne koşuyor, koşuşturuyoruz…
Çünkü şehirde yaşam bitti!
Etrafımızı çeviren beton ucubeler, bitmek tükenmek bilmeyen insan kalabalıkları, gürültü, patırtılar… derken neredeyse nefes almakta bile zorlanıyoruz…
Stres, cinnet hali derken, hastane ile hapishane arasında gidip gelen çoğunluğun arasında yaşamaya çalışıyor…
Suni yiyecekler, kirli içecekler, pahalı giyecekler derken yaşam standartlımız iyice düştü…
Doğal, doğallık, insanlık, sevgi, saygı, merhamet, iyiye, güzele dair ne varsa şehirde bitti, “Belki köyde kalmıştır!” diye ümit edenlerimiz yönünü köylere çevirdi…
Bunun ilk uyarısı 2020 yılındaki Corona pandemisiyle başlamıştı, şimdi hayat pahalılığıyla devam ediyor, ileride yaşam standartlının iyice düşmesiyle şehirden köye kaçış hızlanacak…
Son istatistiklere göre şehirden köye göç hızlandı, İstanbul’un nüfusu düşüyor! TÜİK verilerine göre 2023 yılında 227 bin insan azalmış İstanbul’da, vefat vb. hariç!
Geçenlerde Üsküdar’daki komşumuzla konuşuyoruz, dediği şu; “Bizim aparmanda 9 aile oturuyoruz, hepimizde memleketimiz Ordu’ya göçeceğiz, emekliliği bekliyoruz, altı ay bir sene sürmez…
Bir gün herkes köyüne geri dönecek, zorunlu kaçış! Şehirden köye hicret...
İnanın şehirde verdiğiniz emeğin yarısını köyde verseniz daha çok kazanırsınız...
Güzel Anadolu’mun bir köşesinde bir karış toprağınız varsa kıymetini bilin, yoksa da bir ev yapacak kadar toprak edinin; Siz emekli olduğunuzda nefes, evlatlarınız içinse can simidi olacak… Zemheri 2024