Her kaybın arkasından duyulan hüzün , akan göz yaşları , boğazdaki düğümlenmeleri törpüleyecek bir Zeki Alasya anlatımı yaparsak bakın nasıl bir tablo çıkıyor.
1970 – 80 ‘li yılların (Zeki Alasya’nın içinde bulunduğu) o kalabalık kadrolu komedi filmlerinin hala izlenmesinin nedenini sorguladığımız zaman ortaya çıkan tek sonuç şu : “kapitalist sistemin tahrip ettiği insan kişiliğinin bu tahribata uğramamış kişiliğe özlem duymasıdır.” İnsanımıza “artık böyle sevgi dolu,yardımsever olun” diye başka nasıl denir ki ?
Yarım yüzyılı aşan sanat hayatının nerede ise her dakikasını doldurmuş bir insan. Gençken çektiği o kalabalık kadrolu komedi filmlerine “Güle Güle “ gibi duayenler gösterisi niteliğindeki filmine kadar uzanan oyunculuğu , bu oyunculuğun arkasındaki sihrin tiyatro olduğu mesajını veren “Devekuşu Kabare” adlı tiyatro şaheseri , yazarlığı , yönetmenliği …
TV’de reklam,yarışma programı vs . ile yüzünü göstererek vergi rekortmenleri arasında yer alan yüzler dururken , Zeki Alasya her hafta sonu eşi ile marketten alışveriş yapacak kadar mütevazi insanlığından zerre kadar taviz vermeyen bir usta olarak kalplerdeki yerini daha hayatta iken aldı. Tıpkı dökülen diğer yaprak Kemal Sunal gibi..
Günümüzde bir çok insan tek işi bile beceremezken yada aylardır yıllardır ne iş yapacağına hala karar veremezken 50 yılda sanata hiçbir zaman silinmeyecek bir damga buran duayenimiz Azrail’e karşı maçı kaybetse de “gönüllerin şampiyonluğu kupasını “ çoktan kaldırdı.
Sevgi ve saygılarımız sonsuza dek onunla olsun..