Başta şunu söyleyelim; yeteneksiz insan yoktur, yeteneğinin farkına varamayan insan vardır. Hatta Allah bir kere koymuşsa hamurunuza bir değil birden fazla yeteneğiniz de olabilir… Buna doğuştan gelen potansiyel ve farklı gizli güç de diyebiliriz...
İnsanoğlu zeki bir varlıktır ve doğuştan kendine münhasır özellikler taşır, mesela hiçbir insanın parmak izinin diğerini tutmadığı gibi…
Yetenek de böyle bir şeydir.
İnsan doğar, ailesiyle büyür, çevresiyle gelişir, eğitimiyle yükselir, çalışma hayatıyla olgunlaşır. Bu yaşam sürecinde ki fakındalıklar o insanı farklı kılar. Farkındalık dediğimiz olgu kişinin kendine münhasır yeteneğinin keşfi demektir. Yeteneğinin farkına varan insan kendini yükseltir, bir adım ileri taşır...
Kimi insanlar iyi yönlerinin ve yeteneklerinin farkına varır iken, kimi insanlar da bunu henüz keşfedemeden belki de ölür gider.
Bu yeteneğin keşfinin yaşı da yoktur, kimi 7 yaşında, kimi 27 yaşında, kimi de 47 yaşında farkına varır. Bunun farkına ne kadar erken varılabilirse o kadar şansı artar…
Peki, bu nasıl olacak? Diye soranların ufkunu açalım:
Öncelikle belirtmek gerekir ki yapmayı sevdiğimiz işler, o işlerde kesin yetenekli olduğumuz anlamına gelmez. Yani severek yaptığınız iş sizi tatmin edebilir, fakat yetenekli olduğunuz işte çalışırsanız çok daha farklı başarılar elde edersiniz.
Bir de tam tersini düşünelim; insanların büyük bir bölümü başarılı olamadığı işleri yaparken sıkılır. Bu nedenle bir alanda çalışırken eğer sizin için zaman geçmiyorsa, sıkılıp bunalıyorsanız o işte yetenekli olmama ihtimaliniz çok yüksektir.
Hani hep anlatılır. Bir şirkette çalışan sekreter hanımın zekâsını ölçerler ve Aynştayn'ın zekâsıyla aynı seviyede çıkar. Ancak o bayan yeteneğinin farkına varamadığı için ömrü bir daktilo masasında sıradan yazı yazmakla geçmiştir.
Genellikle insanlar yetenekli olduğu konulara büyük merak duyarlar. Bu nedenle yeteneğin keşfinde ilk iş MERAK etme duygusuyla başlar. Hatta insanlar ne kadar çok kitap okurlarsa o kadar beyninde mutluluk baloncukları oluşur ve onlar patladıkça merak yetisi gelişir, böylece insanın ufku genişler…
Uzmanlara göre ‘başarılı olduğunuz konular etrafınızdaki insanlar tarafından fark ediliyor ve takdir ediliyorsa bu durum o alanda yetenekli olduğunuz anlamına gelir. Her insanın yapabildiği işleri, bütün insanlar ortalama kabiliyet ve sürede yapabilmektedir. Eğer siz herhangi bir alandaki işi diğer insanlara nazaran daha hızlı, daha başarılı yapabiliyorsanız yani yaptığınız işte diğer insanlardan daha ileride iseniz o alanda yetenekli olma ihtimaliniz yüksektir. Bu nedenle yetenekli olup olmadığınızı anlayabilmek için yaptığınız işin seviyesini diğer insanlarla kıyas edebilirsiniz…’
Yetenek doğuştan gelen bir şeydir. Eğer doğuştan gelen bu yetenek eğitimle birlikte geliştirilmezse ham olarak kalacağından kişinin hayatına çok büyük katkıda bulunamayacaktır. Bu nedenle yetenekli olduğumuz kadar yeteneklerimizi geliştirmemiz de son derece önemlidir.
Yetenek tek başına işe yaramaz, yeteneğin keşfinden sonra o yolda yürüyecek bilgi ve teknik donanımları da öğrenmek gerekir.
Mesela, bir yazma yeteğinizin farkına vardınız sayalım. Yazar olmak için gece gündüz aklınıza ne geliyorsa yazmaya başladınız ve şiir, hikaye, roman diye kitapları bile çıkardınız farzedelim. Evet, yazar olursunuz belki ancak Edebiyatın aradığı kuralda yazmadınızsa gerçek anlamda kalıcı yazar olamazsınız. Onun için yazma yeteneğinizin yanına o işin teknik eğitimini de almanız gerekir. Usta bir yazardan yardım alarak, şiir, hikaye, roman nasıl yazılır ın teknik bilgilerini öğrenmeniz gerekir. Eğer bu kuralda yürürseniz yollarınız aydınlanır, değilse zorlanırsınız.
Ha tabii ki eğitim almadan da sadece yeteneğiyle ustalaşmış değerler vardır. Onlar istisna olarak kabul edilir.
Bizim ısrarla vurguladığımız, yeteneksiz insan yoktur, Allah mutlaka her insana yapabileceği bir yetenek vermiştir ve eğer o insan yeteneğinin farkına varmazsa sıradan yaşar gider.
Bu nedenle çocuklarımızı mutlaka ilgi duyduğu alanlara yöneltmeliyiz.
Çocuk yaşta ilokuldaki öğretmenine çok iş düşüyor; ilgisine bilgisine… Daha ilkokulda matematikte çok başarılı olurken bazı çocuklar resim, müzik gibi sanat dallarında son derece başarılı olurlar.
Ebeveynin çocuğunu izlemesine ve ilgilenmesine çok iş düşüyor….
Gençlik çağında insanın kendine çok iş düşüyor; Belediyelerin ücretsiz kursları var, oralara giderek ister sanatın birçok kolunu, ister zanaatın bir kolunu deneyimleyebilirler…
İnternette binlerce örnek yazılar var okuyup araştırabilirler.
İleriki yaşlarda ise çevresini gözlemleyebilirler. İlgi duyduğu alanla ilgili uzmanlardan yardım alabilir…
Mesela, bendeniz yazma yeteneğimin farkına 35 yaşında vardım. Hâlbuki ki dimağıma ilk cemre şiirle ta ilkokul sıralarında düşmüştü…
Bir kez daha tekrarlayalım, yeteneksiz insan yoktur, yeteneğinin farkına varamayan insan vardır. Lütfen kendinizi ihmal etmeyin, çevrenizdekileri de…
Son söz;
Yeteneğinin farkına varan insan yaptığı işten keyif alır ve daha başarılı olur. Mutlu olursunuz ve zaman size daha hızlı geçer. Huzur bulursunuz, yaptığınız iş diğer insanlar tarafından fark edilir ve takdir edilirsiniz. Belki de bir sanatçı, bilim, ilim insanı olursunuz ve isminiz ölümsüzleşir… Araştırmacı Yazar Mehmet Ballı www.mehmetballi.com