Bir toplum nasıl dizayn ediliyor görün; deşildikçe bakın ne cerahatler fışkırıyor:
“Menajer Ayşe Barım'ın odağında yer aldığı dizi sektöründeki tekelleşme iddiaları her gün biraz daha çetrefilli bir hale geliyor. Yeni iddianın sahibi ise şimdilerde ABD'de TIR şoförlüğü yapan oyuncu Tolga Karel.
Tolga Karel’den Ayşe Barım olayı ile ilgili yeni iddia!
"Ağabey, bunların hepsi özel seçilmiş kişiler. İşin içinde Amerika lobisi ve Ermeni sermayesi var. O yüzden Disney, Netflix ve Amazon Türkiye'de.
Bu ağın içinde iki Türk yapımcı daha var. Hepsinin Los Angeles'da evi bulunuyor, senede iki kere mutlaka orada toplanıyorlar. Bu basit bir menajer meselesi değil. Türk toplumunu tekrar dizayn etme hareketi. Aynı şeyi Güney Kore'de yaptılar. Bak şimdi Güney Kore'de toplum ahlakı paramparça."
Bundan sonrası sadece hukukun işi değil bence. Şimdi dizileri bir de bu gözle izleyip, doğru tercihi kullanma sorumluluğu seyircilere düşüyor.”
(Bu haberin devamını Sabah Gazetesinden okuyabilirsiniz)
…
Yukarıdaki haberde bu işin içinde olan bir insanın itirafını okudunuz.
Biz detaya girmeden, yukarıdaki haber ile ilgili kültür sanat ve medeniyet tasavvurumuz adına şunları söyleyebiliriz;
Kültür, Sanat, Edebiyat ve Tarih bir toplumun ortak değerleridir.
Sanat, iyi ve güzeli anlatma işidir ve kitap, gazete, sinema, televizyon aracılığıyla yapılır. Bunu yansıtırken her ne kadar özgün ve yaratıcı olsanız da, illaki içinde yaşadığınız toplumun değerlerini de gözetmeniz gerekir. Medeniyet kavramı da böyle oluşur. Yani insanın, doğanın yararına…
Gel gör ki içinden geçtiğimiz Cinnet Çağında bunun tam tersi yönünde, insana zarar verici bir kültür oluşturmanın peşindeler! İnsanın doğasına ve insani değerlere ters düşen ne varsa onu işleyerek tüm toplumlar bilinçli olarak yozlaştırılıyor…
Bu yozlaşma, çekilen Hollywood filmleriyle, dünyaya Amerikan kültür emperyalizmi ihracıyla başladı. Eskiler hatırlar; Kovboy filmleri, Dallas dizileriyle büyüdü bizim nesil. Peki, bu film ve dizilerle ne amaçlandı; aileden başlayarak toplumun çözülmesi… Bugün Batı kültürüne bakınız nasıl bir ahlaki çöküntü yaşadığını görürsünüz.
Peki, bunun peşinden ne oldu, o Hollywood filmlerini çeken Cinnet Çağın aktörleri, bu defa genelden özele inerek ülkelerin sinema ve televizyonlarına el atıp toplumları kendi içinde çökertmeye başladılar.
Maalesef bugün yaşadığımız ‘x,y,z…’ kuşağı adı verilerek oluşturulan temel sorun budur. Kuşaklara kendi dayatmalarıyla toplumun dizayn edilmesi…
Ya bunu kendi ülkemizde nasıl görüyoruz?
Hatırlayınız; ‘ömrünün üçte ikisi savaş meydanlarında geçtiği’ halde, çekilen dizide, Kanuni’yi ‘hayatının tamamına yakını haremde geçiriyormuş’ gibi algı oluşturmayı amaçlayan “Muhteşem Süleyman!” dizisiyle başlayıp, sonrasında devam eden hemen hemen tüm diziler bu yönde; toplumu yozlaştırmak. Bunun müsebbibi kim? O dizileri yapan ve finanse edenler olsa gerek…
Şu günlerde sinema, tv, vb. sanat camiasında yaşadığımız itiraflar, tekelleşme iddiaları vb. operasyonların da özeti budur.
Yani makalemizin başında Tolga Karel’in söylediği acı gerçeklerimiz…
