İsmail Cengiz

Tarih: 26.11.2024 08:42

Suriye ve Irak Türkmenleri, Türkiye için ne ifade ediyor

Facebook Twitter Linked-in

Suriye ve Irak Türkmenleri, Türkiye için ne ifade ediyor

İSMAİL CENGİZ

MİT Başkanı olduğu dönemde Suriye ve Irak ile yakın temas ve iletişim içerisinde olan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, “Doğumuzdaki, güneyimizdeki Kürtlerin hamisi biziz” sözlerini duyan her Türk, rahatlıkla Suriye ve Irak Türkmenlerinin kendi kaderlerine terk edildiklerini söyleyebilir. Veya “sınır ötesindeki Kürtlerle ilgili hassasiyetimiz her zaman var” sözlerini duyan her Türkmen’in geleceğinden endişe duyması gayet normaldir.

“Sınır ötesindeki Kürtlerle ilgili hassasiyetimiz her zaman var”
Kürtlerin Rüdaw Haber Ajansı’nın servis ettiği habere göre, Türkiye'nin sınır ötesindeki Kürtlerin tek hamisi olduğunu savunan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Sınır ötesindeki Kürtlerin bölgede tek hamisi Türkiye'dir. Yani bunun hiç lamı cimi yok. Nasıl ki Balkanlar'daki Boşnaklar ve Arnavutların tek hamisi, gerçek destekleyicisi biziz, doğumuzdaki, güneyimizdeki Kürtlerin de hamisi biziz. Tarih böyledir. Tarihi değiştirmeyiz. Yani organik tarih de bugünkü tarih de budur" şeklinde konuşmuş olması, Kürtleri sevindirirken, Türkmenleri de üzüntüye sevk etmiştir. Özellikle Türkiye Dışişleri Bakanı Fidan’ın “bizim sınır ötesindeki Kürtlerle ilgili hassasiyetimiz her zaman var" sözleri Türkmenleri hem yaralamış hem de endişeye sevk etmiştir.
Yanlış anlaşılmasın, bölgedeki Kürtlere düşmanlığımız yok. Ayrıca Türkiye gibi Osmanlı mirasını üzerinde taşıyan bir ülkenin Kürtlerle ilgili hassasiyeti olması ve Kürtlere hamilik yapması olması gereken bir davranıştır ve bu yaklaşım aynı zamanda “çıkarlarımız” için de gereklidir. “Bağdat” ile “Erbil” arasındaki sorunların çözümü noktasında da Türkiye’nin devrede olması da “çıkarlarımız” gereğidir. İran yanlısı “Süleymaniye”ye karşı “Erbil”e destek veriliyor olması da “çıkarlarımız” gereğidir. Bunlara itiramız yok. Ancak;
İtirazımız; bölgedeki Türkmenlerin hak ve hukuklarının korunması noktasında “Erbil” ve “Bağdat” nezdinde somut adımların atılmamasıdır… İtirazımız; bölgedeki Kürtlere gösterilen hassasiyetin daha fazlasının, Türkmenlere gösterilmiyor olmasınadır… İtirazımız; Kürtlere gösterilen hamiliğin, arzu edilen düzeyde Türkmenlere gösterilmemiş olmasınadır…
Dışişleri Bakanı Fidan’ın açıklamasından anlaşılmaktadır ki; 
1.“Boru hattının açılması” ile ilgili olumlu bir gelişme beklenmektedir. 
2.“Kalkınma Yolu Projesi” ile ilk defa Irak tarafının olumlu yaklaşım sergilediği görülmektedir. 
3.Bu arada “sınır kapısı” tercihi ile ilgili Türkiye’nin bir dayatmada bulunmayacak olması, bu kararı “Bağdat” ve “Erbil”in ortak kararına bırakması, Kürtlerin avantajına olmuştur.  
4.Ayrıca Suriye’deki Kürtlerin PKK’lılaştırılması çabasına karşı bölgedeki Kürt ve Arap aşiretlerin Türkiye’nin hassasiyetlerini bilerek, Türkiye’ye karşı “ödevlerini biliyor” olmaları önemli bir gelişmedir.
Bir başka önemli gelişme de Mesut Barzani’nin Duhok’taki forumda yeni açılım sürecini desteklediklerini açıklaması, Türkiye ile Erbil arasında bu konunun konuşulduğuna işaret etmektedir.
“Irak’la aramızda dostluk köprüsü teşkil eden ve Kerkük’te yoğun bir nüfusa sahip olan Türkmen soydaşlarımızın huzur ve güvenlikleri, bu ülkeyle ikili ilişkilerimizdeki temel önceliklerimizden” olduğunu her fırsatta vurgulayan Türk Dışişlerinin somut adımlar atarak Türkmenlere yönelik temel önceliğini uygulamada, sahada göstermesi beklenmektedir.
Kim ne derse desin, “Ankara”ya hangi memur ne rapor gönderirse göndersin, Türkmenler kendilerini bölgede “çaresiz”, “yalnız” ve “sahipsiz” hissetmektedir. Kendi kaderlerine terk edildiklerini hissetmektedir. Maalesef çok acı bir gerçektir ki; geleceğe ümitle bakan, huzurlu ve güvenli bir gelecek beklentisi içinde olan tek bir Türkmen dahi yoktur. Durumu Mahir Nakip hocam güzel bir hoyratla özetlemiş:
Su çayda
Sel olmuyor su çayda
Kimsesiz, biçareyiz,
Suç ay da suç yıldız da


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —