'Şeytan kadınlar ve toplu gunahlar'
Şanlıurfa'da balıkların bir kısmı sele karıştı.
Mitolojide yarı kadın yarı balık olan tanrıça Atargatis için yapılan pagan bir tapınaktır Balıklıgöl.
Bizde de Hz. İbrahim kissasi için önemli kabul edilir. Sonuçta öyle ya da böyle kutsal olarak kabul edilen bir yer ve aynı zamanda da coğrafi yanlışların kurbanı olan bir yer oldu.
Diğer taraftan 99'da İzmit depremi olunca 7,4 yetmedi mi, diyerek bunu yapılan günahlara bağlayanlar, İzmir'de deprem olunca bunu İzmir'in ' gavurluğuna' bağlayanlar, Balıklıgöl için ne buyururlar acaba ?
Ya da Nakşibendi seyhinin de yasadigi bir şehir olan Adıyaman'ın da depremde yıkılması için, diyebilecekleri incileri mevcut mudur? Toplu belaların Miraç'ta kaldırıldığını bilemeyecek kadar inandığını dedikleri Dinin cahili olan insanlara Coğrafyayı hatırlatmak da saçmalık olur. Zaten bizim Coğrafya dersini de üniversite sınavında bile kırpıp 5 soruya çektiler. Yerine de Din sorularını koydular. Hani Dini de bilseler gam yemeyeceğim. Okullarda bile Coğrafya artık seçmeli oldu.
Bir de kadın konusunda üç beş kelam yazmak istiyorum. Biliyorsunuz biz seytaniz. Günahların baş rolünde hep biz varız radikaller için, ama erkek milleti pirüpaktır, adı sanı anılmaz. Mesela 99 İzmit depreminden birkac hafta sonra Teyzeme giderken, üstümde takım elbise vardı. Yaşlı bir kadın bana bakarak ' Bunlar yüzünden de deprem oluyor. ' demisti.
O yasli kadının 24 yıl sonraki versiyonu komsularimdan biri çıktı. O da depremi göbeği açık kıyafetler giyen kızlara bağladı. İlginçtir, 15. yüzyılda Hristiyanlık dünyasında bazı kadınların kasırga, sel, dolu gibi olayların olmasında seytani yardım sağladıkları şeklinde bir inanç vardır. Kötü hava koşullarına neden olduğu düşünülen ve büyücü yaftasına carpilan binlerce kadın da bu yüzden işkence görüp, diri diri yakılmıştır. Kiliseye göre yildirim düşmesi de bazı günahların sonucudur. Kuyruklu yıldızlar, kızgın Tanrı'nın günahkar dünyaya fırlattığı ateş toplaridir...
Bu düşünceler size tanıdık geliyor mu ? Günahlardan ötürü belalara maruz kaldığımız düşüncesi ? Ya da günahların sorumlusu kadınlar ? Bazıları 15. yüzyıldaki Hristiyan dünyasının düşüncesini günümüzde Türkiye Cumhuriyeti'ndeki insanların kafalarına yerleştirmeye çalışıyor. Şunu ekleyeyim. 1750 ile 1783 yılları arasında, yildirim düşmesi sonucunda Almanya'da 400 kilise hasar gördü, 120 çancı öldü. Tek hasar almayan yer neresi biliyor musunuz ? Bir genelev ! Bunlarin bakış açısıyla sorayım çok mu mübarek bir yerdi ? Sanmıyorum. Ama hasar almamasinin nedeni paratoner takmalariydi ! Bir günah varsa ve bu belalar başımıza geliyorsa dere yatağını değiştirmek, dere yatağına binalar yapmak, fay hattı üstüne okul ve diğer binaları yapmak, binaları sağlam yapmamak, bunlara izin veren yöneticilere hesap soramamak, her parti için geçerli olan muteahhit - siyaset ilişkisini hiç bir zaman tartışmaya açmamak... bunlar yeteri kadar etkili günahlar değil midir ? Toplu belayı da Dinde aramayın çünkü BİZİ COĞRAFYA ÇARPTI, onu küçümsediğimiz için.
Son olarak şunu yazıp bitireceğim. Depremde Cennetten bir köşe diye reklamı yapılan rezidans yıkıldı. Bazı müteahhitlik firması isimlerine bakıyorsunuz hep Dini isimler, insanların güvenini kazanmak için ! İmam-ı Azam Ebu Hanife, Hanefi mezhebinin kurucusudur. Türkiye'deki çoğu Müslümanın inandığı mezhebin kurucusu. Aynı zamanda ticaretle de ugrasirmis ve bir gün yanında çalışanlardan biri Besmele çekip de bir kumaşı yerinden aldı diye, o çalışanın işine son vermiş. Sebep, Dini ticarete alet etmesi ! İmam-ı Azam bugün yaşasaydı muhtemelen linç edilirdi çünkü Din gibi vicdanlarda temiz bırakılması gereken bir olgunun her konuya alet edildiğini görse eminim ki sessiz kalmazdi.