Yılmaz Yunak

Tarih: 04.09.2014 01:36

On Altı Yaşındaydı

Facebook Twitter Linked-in

 


Ne zaman bir iş kazası duysam kahrolurum.
Ekmek parası peşinde koşarken yaşamını yitiren emekçiler yüreğimde derin bir yara açar.
Kanar da kanar o yara.
Beni en çok kahreden ise, bu tip ölümlerin, gazetelerin üçüncü beşinci sayfalarında küçücük bir haber olarak yer alması, hatta bazen hiç yer almaması olur.
Kahrolurum…
Bu da benzer bir haber.
Bursa’nın İnegöl İlçesi’nde, bir demir doğrama atölyesinde çalışan on altı yaşındaki bir çocuk, iki ton demirin altında kalarak can vermiş.
Adı?
Önemli mi?
Nasıl olsa bugünden itibaren unutmayacak mıyız ismini!
İbrahim Can Duran…
Daha çocuk!
Yaşıtları okula giderken, o ekmek parası peşinde demir yığınların altında…
Bu fakir, bu tip ölümlerin nasıl kanıksandığını iyi bilir.
Yaşamının önemli bir bölümü inşaatlarda işçi olarak geçmiştir.
İlk gün öylesine etkilenirsiniz ki, çalışmak size bir ölüm gibi gelir.
İzleyen günlerde, kendi ekmek parası derdiniz ön plana çıkar yine ve arkadaşınızın düştüğü inşaat iskelesine tekrar çıkmak zorunda kalırsınız; hayat devam etmektedir çünkü.
İşte bu fakiri kahreden de tam olarak budur.
Hayat devam etmektedir…
Lanet edersiniz hayata, çalışmaya, kazalara.
Ama elinizden bir şey gelmez.
Para kazanmak zorundasınızdır çünkü.
Eve ekmek götürmek zorundasınızdır.
İşte bu nedenle bu çocuğun ölümü bu derece koyar bu fakire; bu yaşta bir çocuk nasıl olur da eve ekmek götürmek zorunda kalır!

***   ***   ***

Bu fakirin düşlediği dünyada bu tip ölümlere yer yok.
Çünkü en kutsal şey olarak emek ön planda bu fakirin dünyasında.
Dolayısıyla emekçilerin mağduriyetine karşı alınan en sıkı önlemler de.
Düşünün:
Bu tip ölümlere neden hep emekçiler, fakir fukara uğrar?
Bu tip ölümlerle neden hep yoksullar karşı karşıya kalır?
Siz hiçbir madende veya inşaatta ölen bir kodaman gördünüz mü?

Göremezsiniz!
Çünkü sistem, bu kodamanları koruyacak biçimde örgütlenmiştir ve bu kodaman takımı için yeterli güvenlik tedbirleri her daim hazırdır.
Siz hiçbir parababasının çocuğunun göçük altında kaldığını veya inşaatta yüksekten düştüğünü veya İbrahim Can Duran gibi demir yığınları altında kalıp can verdiğini duydunuz mu?
İçinizi çektiğinizi duyar gibiyim.
İçimizi çekmeyeceğimiz günler yakındır inşallah.

***   ***   ***

Savunma şu:
Bu tip kazalar dünyanın her tarafında oluyor.
Cevabım hazır:
Olmasın!
Oluyorsa, o ülkeleri de Allah kahretsin!
Allah’ın emrettiği gibi, mal ve nimetler, rızıklar tüm kullar arasında eşit biçimde bölüşülse, babalar eve ekmek götürebilse, herkesin ailesini geçindirecek kadar bir geliri olsa, o zaman çocuk işçi ölümleri de bıçak gibi kesilecektir.
Her ölüm erkendir.
Ama bu…
Hem erken, hem zalimce!
Allah seni rahmetinden mahrum bırakmasın sevgili İbrahim Can Duran.
Ve ne yazık ki, kapitalizmin kan ve irin akan çarkları, senin gibi daha nicelerini alacak aramızdan.
Ve gazeteler küçücük puntolarla verecek bu haberi.
Birçoğu da vermeyecek.
Çünkü bu tip ölümler bir haber değeri taşımıyor artık.
Allah mekanını cennet eylesin sevgili çocuk…
Senin acın bu Millete ve kapitalizme hâlâ karşı çıkmayan-çıkamayan akılsızlara yeter de artar bile.
Bu fakir seni unutmayacak çocuk…
Allah’a emanet olun…

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —