İstanbul’un keyfini çıkarmanın zamanı
Uzun bir aradan sonra dün İstanbul’a parlak güneşli bir hava hakimdi. Güneş bugün de İstanbulluları şımartmaya devam ediyor. Doğa adeta bahar geldi, uyanın diyor. Ağaçlar çoktan tomurcuklandı da bizlerin uyanması için güneş lazımdı sanki…
Hava durumundan bahsetmeyeceğim, o kısmı meteoroloji halleder, bense güneşli bir Pazar günü İstanbul’undan sizlerle bazı yansımaları paylaşmak istedim.
Güneşin yaz güneşiymişçesine parlaklığı ile gözü alan, ama mevsimin farkında olarak pek de ısıtmayan (aslında buz kesen rüzgardan ısıtmaya fırsat bulamayan), böylesi parlak güneşli havalarda İstanbul Boğazı insanı bir başka büyüler.
Hele uzunca bir süre kıyısına inmediyseniz, bunu daha da iyi anlıyorsunuz…
Boğazın rengi ‘mavinin elli tonu’ ile güneş ışınlarının altında parıldar. Siz gözünüzü güneşten kaçırayım diye başınızı eğerken sudan yansıyan bir ışık sizi buluverir, gözünüzü kamaştırır. Soğuk havalarda daha keskin olan denizin tuzlu kokusundan başınız döner. Yocularını alıp karşı kıyıya ulaştırmak üzere yola çıkan şehir vapurunun sesi duyulur.
Simit avcısı martılar yine peşinde; çığlıkları ile motorun sesine eşlik ediyor. Giden vapurun ardından iskeleye vuran dalgalar birkaç dakikaya sakinleşir.
İskelenin yanı başında bir seyyar satıcı; közlenmiş kestanenin kokusu etrafı sardı, süt mısır tütüyor…
Güneşlenen köpekler, tek tük insanlar, çoğunlukla şehri keşfe çıkan turistler…
Bir tek kahvaltılık mekanlar tıklım tıklım. Pazar kahvaltısının bizde yeri ayrı.
Gölgeler hala uzun, daha saat erken. Pazar İstanbul’u böyledir, şehir geç uyanır.
Şimdi İstanbul’un keyini çıkarmanın tam zamanı…