Gazetelerdeki habere göre, işsizlik oranları korkunç boyutlarda.
Örneğin, çalışabilir nüfus içindeki gençlerde bu oran % 19.
Yani, her beş gençten biri işsiz!
Otuz milyon kişi yoksulluk sınırının altında, milyonlarca kişi açlık sınırının altında…
Bunlar, bu sınırda bile değil.
İşsiz çünkü!
Umudunu yitirmiş olarak, öfke dolu mimiklerle ve serseri mayın gibi dolaşıyorlar ortada.
Neden?
Bu fakirin dilinde tüy bitti!
Vurgun ve soygun düzeni bu işte!
Açlık, yoksulluk ve işsizlik.
Bu sistem acı üretiyor.
Bu sistem umutsuzluk üretiyor.
Bu sistem nefret üretiyor!
*** *** ***
Bir yönetimin başlıca görevi nedir?
Vatan savunmak ve vatandaşlarının mutluluğunu tesis etmek.
Bu sistemde bu ikisi de yok!
Vatan savunması, emperyalizmle işbirliği içinde bir kenara atılmış.
Türkiye bölündü bölünecek!
Amerika’nın kuyruğunda tüm dostlarımızla kavgalıyız ve bu da Türkiye’yi yalnızlığa, daha rahat bölünmeye itiyor.
PKK ile yapılan pazarlıklar bunun tuzu biberi.
Peki, vatan savunması bir kenara atıldı da vatandaşların mutluluğu sağlandı mı?
Zaten böyle bir şey pratikte de mümkün değil, ama diyelim ki mümkün.
Ne gezer!
İşsiz insanlara, umutsuz insanlara verilebilecek hiçbir cevap yok.
Neden?
Sistem böyle emrediyor çünkü.
Sen fakirsin, fakir kalacaksın; sen açlık sınırının altında inliyorsun, inleyeceksin; sen işsiziz, işsiz kalacaksın!
Kamusal ekonomi, kamusal politikalar terk edildiğinde ortaya çıkacak olan tablo kaçınılmaz olarak budur işte!
*** *** ***
Türkiye giderek dincileşiyor.
Cami sayımız giderek artıyor; bu arada yoksul ve işsiz sayımız da…
Neden?
Nasıl oluyor da bu ikisi bir arada olabiliyor?
Aksi olması gerekmez mi?
Hayır!
Kuran terk edildi çünkü. (Furkan, 30)
Çelişki gibi geliyor, ama değil.
Dindarlaşıyoruz kisvesi altında Kuran’ı bir kenara bıraktığınızda, Kuran’da emredilen sistemden taviz verdiğinizde ortay çıkacak olan tablo budur.
Açın Kuran’ı bakın, orada yoksulların çığlığını duyacaksınız; işte bu unsur terk edildiği için, yoksullar sistem tarafından bir kenara itildiği için Türkiye bu kadar mutsuz.
Kimse halinden memnun değil.
Ne emeklisi, ne işçisi, ne köylüsü, ne esnafı, ne de milli sanayicisi…
Fotoğraf ne gösteriyor?
Türkler, kendi anavatanlarında fakirliğe-fukaralığa, yoksunluğa, işsizliğe terk edilmiş!
Ne diyor bu yalan dolan sistemi Türklere?
Kendi Anavatanınızda bir köşeye itilmiş olarak çaresizce dolaşacak, yoksullaşacak, aç kalacaksınız!
Buna rağmen bu insanlar neden kapitalizme cephe almıyorlar?
Bunun cevabını Yaşar Nuri Öztürk çoktan verdi.
İnsanlar Allah ile aldatılıyorlar çünkü!
Ve bu halk da aldatılmaya bu kadar itaat ettiği sürece bunun düzeleceği de yok!
Kuran’ın kamucu ekonomisinden başka çare yok.
Ya bunu tesis edeceğiz, ya da bugün olduğu gibi acı çekeceğiz.
Böyle yaşamak mı olur!
Allah’a emanet olun…