İsrail Türkiye ilişkileri nereye gidiyor?
İsrail Türkiye Büyükelçisini atadı ve sözkonusu kıymetli makam’a Türkiye’yi gayet iyi tanıyan ve hanıımefendi kişiliği ile gerek İsrail gerekse Türk Dışişleri camialarında oldukça saygın ve bilgili bir isim olarak adlandırılıyor.
Bu arada İsrail Başbakanı Yair Lapid ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yarın New York’ta bir araya gelecekler ve gerek atanacak Türk Büyükelçisi gerekse Suriye konusunda ortamı mütalaa edeceklerdir.
Bu arada basında pek çıkımayan bir haber de İsrail’de dün başlayan bir B2B Türk Demir Çelik üreticileri ile İsrailli işadamlar arasındaki görüşmeler idi. Oldukça iyi geçen toplantılarda Türk Demir Çelik endüstrisinin İsrail’e ihraç ettiği ürünlerin toplam 1.7 milyar doları bulduğu ifade edildi. BU meblağın 23 sonuna kada daha da artması bekleniyor.
İki ülkem arasında kimin ne düşündüğünü anlamak açısından gerek İsrail gerekse Türk basınında çıkan kıymetli yazarların makalelerine bir göz atmakta da yarar vardır.
Mıchael Rubin
Ünlü Ortadoğu uzmanı MİCHAEL RUBİN Amerikalı Yahudi liderlerin Erdoğan’ın imajını aklama ve onarma yarışı içinde olduklarını iddia ediyor. Bu o kadar da yanlış değil hatta Amerikan tasc KURUMUNDA YAPILAN TOPLANTIDA Amerıkan Yahudi İşadamları onuruna bir yemekli gece düzenlendi ve ilişkileri sağlayan Türk Musevi Cemaati eş başkanlarına da Sayın Erdoğan Teşekkür plakedi takdim etti.
Mıchael Rubin gerek Amerikan Yahudileri gerekse Türk Yahudilerini USEFUL İDİOTS yani kullanışlı aptallar olarak tanımlıyorsa da ben aynı fikirde değilim. Herkes müşterek menfaatler pesinde ve Tahtakale lisanı ile ifade edecek olursan ben buna EKMEK PARASI diyorum.
Kesin bir kanıt olmazsa da Amerikan Yahudileri'nin Türkiye’ye 50 milyar dolarlık yatırımı sözü verdikleri de konuşuluyor. Ortada dedikodudan başka kanıt olmazsa da rakam aslında cezbedici duruyor. Eh bu kadar paraya bir teşekkür plakedi esirgenmez. İlişkilerin de iyileştirilmesi de cabası. Yahudiler 530 senedir bu tutumları sayesinde gerek Osmanlı da gerekse Türkiye Cumhuriyeti Devletinde kısmen de olsa rahat yaşadılar. Bazı olumsuzluklar olmuşssada bunu sineye çekmekten de kimse rahatsız olmadı. Olanlar da neredeyse toplum dışı edildi. Rahatımızı bozmayın nidaları Türk Musevi Cemaatinden de duyulmuştur.
İsrail cephesinde Sayın Erdoğan yönetimine halen tam bir güven mevcut değil. Kimse evvelce yapılan aşagılamaları TERÖR DEVLETİ ve İSRAİL DÖLÜ yakıştırmalarını unutmadı ama unutmuş gibi yapanlarda çoğunlukta. İkili ilişkilere bir şans daha vermek uğruna herkes ortamı gerecek şeyler söylemekten çekiniyor. Çekinmeyenler de yok değil.
En büyük fırtına atanacak olan Türk Büyükelçisi kimliğinde gizlidir.
Bilindiği üzere UFUK ULUTAŞ ismi oldukça büyük tepki çekmişti ve Türkiye Dışişlerini halen de bu isim üzerinde ısrarcı olduğu dedikoduları yaygın. İsrail Dışişleri bu ismi kabul etmeyeceğiz iddiasında iken Başbakan Lapid’in seçim baskısı ile bu ismi de kabul etme ihtimali nedeni ile de Türk tarafının bu ısrarında direttiği düşünülüyor. Lapid seçim öncesi bir başarı elde etme peşinde iken aslında seçim öncesi böyle bir ismin kabulü ile Muhalefetin eline tehlikeli bir koz verebileceğininde bilincinde.Bakalım bu iş nasıl çözülebilecek.
Aslında Büyükelçi meselesinin dışında iki ülkem yararına yapılabilecek çok daha önemli eylemler beklemekte ve yaklaşılan bu fırsatın kaçırılmaması gerektiğide dipnotu olarak düşülmelidir.
Sayın Selahattin Demirtaş Sayın Erdoğan'ın Üniversiteden sınıf arkadaşları haricinde bütün ilk orta lise sınıf arkadaşlarını uyun devlet makamlarına yerleştirdiğini sadece Universite arkadaşlarına böyle bir makam tahsis etmediğini belirtmiş Duvar Gazetesi'nde yazdığı bir mektupta. Bilindiği üzere Sayın Erdoğan’ın kendini belirtmiş olan yegane üniversite sınıf arkadaşı benim ve gerçekten de Bana herhangi bir devlet görevi tevdii edilmedi şu an’a kadar. Hoş Büyük elçilik konusu sürüncemedeyken ben bu göreve talibim. Nasıl olsa İsrail’de ve Büyükelçiliğe sadece 7 km ötedeki Bat-Yam şehrinde yaşıyorum. İhtiyaç varsa ve görev verilirse memnuniyetle varım.Bu paragraf şaka idi. Ama unutmayın ki şakanın yarısı daima hakikattır…:))))
Bu arada İsrail ve Washington’un eski Büyükelçisi NAMIK TAN Yetkin Report web sitesinde kaleme aldığı bir yazısında da Dış politikayı eleştirmekte ve her gün ayrı Türkü çığırılamaz diyor. Makaleyi okumakta yarar vardır.
Saygılarımla