Yıllar önce çok sevdiğim bir meslektaşımın iftar davetine katılmak için yola çıktığımda, arada 40 KM'lik bir mesafe olduğunu yolda öğrendim.
Bir yakın arkadaşının aracıyla mekana gelebileceğimi söyleyince çok sevindim.
En azından yeri bilen biriyle iftara yetişebilecektim.
İstanbul trafiğinde iftara saatler kala adım adım ilerlerken, aracı kullanan arkadaşa 'İşler nasıl, umarım iyidir' diye sordum.
Sustu, durdu biraz.
O zamanlar ortada şimdiki gibi kiriz, yokluk, kuyruk filan yok.
Belki banka kredisi filan kullandı, belki tarımla, ziraatle filan uğraşıyordu. Yeterli verim alamadı, sadece Malatyalı olduğunu biliyorum, belki kayısı üreticisi ağaçları filan kurudu. Mesleğini tam olarak bilmediğim için, üç beş dakika sonra soruyu kelimelerin yerini değiştirerek yeniden sordum.
-Umarım işler iyi gidiyordur, bir sıkıntı filan mı var?
Mübarek gün adam muhtemelen içinden sabır çekerek yoluna devam etti. Bu arada bir kaç telefon görüşmesi filan yaptı, ben de arkadaşıma mesaj attım 'Muzaffer Bey, arkadaş ne iş yapıyor' diye,
Muhtemelen hala buluşamadığımızı düşünerek cevap geldi.
-Merak etme, birazdan gelir, işleri yoğundur onun bugün mübarek cuma filan gibi cevap verdi.
Adamın işi muamma; 'Çok şükür kardeşim' diyerek geçiştirir, ben de muhtemelen
'Bereket versin kırkbir kere maşallah' ile olayı kapatırdım.
Fakat hiç oralı değil.
Bir yanda işlerin çok bozuk olduğunu ima eden yüz ifadesi, bir yanda en yakın arkadaşının birlikte yol aldığım vatandaşın işi hakkında söylediği sözler.
Ben yanlış bir arkadaşla mı yol alıyordum yoksa.
Yoksa mübarek günlerde, hiç yapılmaması gereken bir mesleği mi var yol arkadaşımın?
Bir kaç kilometrelik yolculuğun ardından E-5 trafiği açılınca, neşesi yerine geldi.
Soruyu hiç beklemediği bir anda yeniden yapıştırdım.
-Abi işler nasıl gidiyor, yaz bitiyor biraz kıpırdama olmuştur?
Adam sonunda patladı:
-Mehmet abi, gözünü seveyim bana bu soruyu bir daha sorma. Ben İBB Mezarlıklar Müdürlüğü'nde çalışıyorum. Muzaffer abi söylemiştir diye sandım, galiba seni bilgilendirmedi.
Şimdi nasıl iyi diyeyim, nasıl kötü diyeyim senin soruya hala cevap arıyorum.
Komşu ülkelerde savaş, çatışmalar, krizler, yokluklar, kuyruklar. Durduk yerde bu soru geldi aklıma. Cevap verecek biri var mı?