Yazmak için kalemi her elime aldığımda Dostoyevkski’nin sözleri aklıma gelir. “
Ben masaya oturduğumda yazacağım şeyi bilmezsem niye yazayım ki?” diye buyurmuş hazret. Okuyucular bizleri otorite kabul edip, siyasi ya da gündem olaylarıyla ilgili sorular soruyorlar. Teveccüh ediyorlar da, bizlerin türlü ihanet ve zulümler nedeniyle, gerçeklerin öksüz kaldığı dünyada her şeyleri bilmemize imkan yok ki… Mesela şu an gündemdeki pek çok habere göz attım. Aklıma yazmak için sadece beşeri ahmakca haller, yanlışlar, yanılgılardan başkası gelmiyor.
* * * * *
Herkesin birbiriyle kavgalı olduğu bir toplumda insan birilerine taraf olmayı içine sindiremiyor. Bunca kavram kargaşası içinde yaşarken
sağcı olsak ne?
Solcu olsak ne?
Türk olsan,
Kürt olsan ne? Zaten hayatımın hiçbir döneminde vahdete sırtını dönenlere bir türlü dost diye sahiplenemedim. Bugün karışıklıkların gölgesinde, oturduğum yerden kalemle diplomasi yapmaya özenirken, dilimde tek dua var. Cahillikten, ahmaklıktan, yanılgılardan, tarafgir davranışlardan ve her türlü sahtelikten Allah’a sığınmak.
Ahmak dedik de… Önce
Putin’den başlayalım. Bu lider Rusya’nın doksanlarda yitirdiği nüfuz ve kudretini geri kazanmak için kararlı adımlar atıyordu. Hem de hiç taviz vermeden. Bizler de takdir ediyorduk. Sonra ne oldu? Gözlerini dünya hırsı bürüdü. Bir bahaneyle Ortadoğu’yu işgal ederek, ülkesini tehlikeli bir maceraya sürüklemekten gocunmadı. Kısaca ahmaklığı galebe çaldı. Seksenli yıllarda ordusunu
Falkland Adaları’na çıkaran
Arjantin’in Cunta Lideri
General Galtieri’de ahmaktı. Doksanlarda Küveyt’i bombalayan
Saddam’da. Hatta yaşamı boyunca kendini dünyanın en muhteşem lideri gören Kaddafi’de…
Misaller çok.
Mısır’da
Müslüman Kardeşler Teşkilatı vaktiyle zalim
Nasır’la Birlikte yürümeyi kazanım sanmışlar. Akılsızlık edip, ona kapılarını açmışlar. Nasır nice münafıklık yapmış.
Mursi’de
Sisi gibi bir münafığı kendine general yaparken aynı hataya düşmüş. Böyle zalim yaratılışlı birini kendine en yakın kişi seçme sebebini de şöyle açıklıyor; “
O en yakınımdı. Ben namaz kılarken, Sisi kamet getirirdi.” Siyaset ahmaklığı affeder mi? İşte bu nedenle din sadece kalpte iman değil, aynı zamanda da imanı koruyacak bir feraset de ister. Akıl ister. Bunun içindir ki Allah Elçisi Muhterem, cehaletin saltanatını kıyamet alametlerinden sayar. İnsanların cahillikleri, cahilleri baş tacı etmesini.
* * * * *
İstanbul’dayım. Önümden vızır vızır yabancı ülkelerin savaş gemileri geçiyor. Tonlarca silahlarla yüklüler. Bu bana cumhuriyetin ilk yıllarında bizim yaptığımız bir büyük ahmaklığı hatırlatıyor. 1923’de
Musul ve
Kerkük’ü 500.000 Sterline sattığımız gibi, Lozan Antlaşmasıyla yüz yıl boyunca boğazlarımızın idaresini de yabancılara terk eylemişiz. İnönü’nün toprağı bol olsun! Küçüklüğümde, gençliğimde evimizi ara sıra ziyaret eden tarihçi yazar
Kadir Mısıroğlu beyefendi, bizlere her fırsatta
Lozan’ı hezimet diye anlatmaya çalışırken ne kadar haklıymış meğer. Okullarda bu antlaşma zafer gösterilerek beyinlerimiz yıkandığı için, o vakitler adamcağızın çırpınışları bana çok anlamsız ve lüzumsuz gelirdi.
Geçmişten ders alan kim? Rusların eski lideri
Mihail Gorbaçov, Putin’e; “
Türkiye ile ilişkileri germen tehlikeli. Ne yapıp edin, bu ülkeyle ilişkileri düzeltin.” diye ayar verirken, içimizdeki ahmaklar ise; “Putin, izindeyiz. Bizi kurtar!” telaşındalar. Ya da kendi devlet başkanlarına gözdağı vermeye çalışıyorlar. Örneğin, adam yazar olmuş, yıllardır bir büyük gazetenin köşesine kurulmuş. Twet atıp, ahmak ahkam sergiliyor. (Tufan Türenç) “Tayyip Bey sert kayaya çarptı. Allah kendisine kolaylık versin. Putin KGB’de yetişmiş bir ajandır.” diye.
Son günlerde hangi muhalif fikirde arkadaşla konuşsam, iktidardakilerden söz açıldığında hala papağan gibi aynı kelimeleri tekrarlıyorlar. O dört hırsız bakan, trafodaki kedi, ayakkabı kutusu gibi. “
Cahil ile konuşurken ona verdiğin her kelime yanan ateşe odun atmak gibidir.” der ya
Tolstoy. Vallahi ateşi alevlendirmeyim diye çoğunluk susuyorum. Ana muhalefet liderinin
Diyarbakır’da hendek kazarak, yollara mayın döşeyip, askerlerimizi şehit eden terörist katillere. “
arkadaşlarım” demesinin ne kadar ahmaki bir itiraf olduğunu söylemekten vazgeçiyorum.
Anlayamadığım sadece imanlı olduklarını her dem tekrarlayan ahmaklar. Onları değerli kalem arkadaşım
Ahmet Aka, bir twetle ne anlamlı hicvetmiş. Anlayan anlasın artık. “
İdam edilen Müslümanlara üzülmeyelim artık. Onları onbinlerce lira harcayarak, düzenlediğimiz bir saatlik ilahi konserleriyle analım, yeter.”
Bana ‘Bayram hangi gün?’ diye sorsalar. “
Her fikirde, her inançta ahmaklardan uzak geçirdiğimiz hergün bize düğün, bayram” derim.