Son dönemde UBER denilen mobil ve lüks taşımacılık konusunda her önüne gelen bir açıklama yapıyor. İşin garip tarafı da yasal olmayan bir sistemin savunulması ve uygulamaya geçirmek için başta basın olmak üzere birçok siyasi adeta UBER için çalışıyorlar. Hatta son dönemde öyle bir algı operasyonu yapılmaya çalışıldı ki devam eden mahkeme adeta etki altına alınmaya çalıştı. Düne kadar taksici cinayetlerini sadece sıradan bir cinayet haberi olarak değerlendirenler şimdi ne oldu belli olmayan görüntülerle büyük bir aileyi adeta linç ediyorlar. Bu linçe de bazı kesimler adeta çanak tutuyorlar.
Gümrük ve Ticaret Bakanı bir açıklama yapıyor, Ulaştırma Bakanlığı bir açıklama yapıyor, içişleri Bakanlığı bir açıklama yapıyor. Herkes bu konuda açıklama yapmak yerine bir araya gelip taksici esnafının sorununa çözüm bulmalı. UBER ile taksici esnafı bir masaya oturtulamaz. UBER’de çalışanların yetki alanı farklı, taksicilerin farklıdır. Birde vergisiz kazanç hiçbir zaman kutsal değildir. Nasıl ki bir kalp cerrahi doktor beyin amaleyatı yapamaz ise UBER’de D2 yetki belgesi ile taksicilik yapamaz. Çünkü ülkemizde kimlerin taksicilik yapacağı bellidir. Mevcut kurallar ışığında bakanlıklar bir araya gelmeli ve sorunu çözmeli.
En önemlisi MYK tarafından çıkarılan mesleki standartlar işler hale getirilmelidir. Yani ellerini taşın altına koyması gerekenler gereğini yapmalı. Burada taksici esnaf dört dörtlüktür demiyorum. Nasıl ki beş parmağın beşi bir değil se ülke genelinde bulunan yaklaşık 85 bin taksicinin de hepsi bir değil.
Mutlaka bu kesimin iyi denetlenmesi ve incelenmesi gerekir. Sürekli olarak kurallara uymayan taksici esnafının gerekli cezaya çarptırılmadığı söyleniyor. Peki, Oda’ların ceza konusunda ne kadar yetkisi var? 5362 Sayılı Meslek Kuruluşları kanununu okuyanınız var mı? Hep eleştiriyoruz. Ama işin aslını bilenimiz maalesef yok.
Taksici, Dolmuş Minibüsçü, Halk Otobüsçüsü gibi ulaştırma sektöründe birçok alanda Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından hazırlanmış resmi gazetede yayımlanmış standartlar var. Bu standartlar resmi gazetede yayınlanmasına rağmen hayata geçmedi. Taksicileri ve diğer ilgili meslek gruplarına ilişkin bu standartlar neden uygulanmıyor?
Geçtiğimiz aylarda bir ilimizde şehit ailesine halk otobüsünde ücretle ilgili olumsuz tepkiyi hepimiz hoş karşılamadık. Hatta bu haberi ekranlara ve sayfalarına taşıyan basın yayın kuruluşlarına toplum olarak teşekkür ettik. Minnetlerimizi dile getirdik. Yine olsa yine aynı tepkiyi hiç kuşkusuz veririz. Türkiye Cumhuriyeti olarak sosyal bir devletiz.
Sosyal devlet tabi ki yaşlısını, özürlüsünü şehit ailesini ve yakınlarına hizmet etmek zorunda. Ancak bu hizmeti özel sektör aracılığı ile yapıyorsa devlet o özel sektörü mutlaka desteklemeli. Hatta özel sektörün bu konuda desteklenmesi için 2015 yılında kanun çıkarılmış ve 2016 yılında yürürlüğe konulmuş bir yardım olayı var. 2016 yılında mazotun litresi 3.60 kuruş seviyesinde iken ortalama bugün 5 liranın üzerinde.
Halk otobüsçüsü esnafa büyük ve küçük şehirlere göre 1000, 750 ve 600 TL şeklinde aylık ödeme yapılıyor. Bu otobüste çalışan esnafın çay parası bile değil. Yani 3 yıldır başladığı gibi aynı uygulama devam ediyor.
Bu ülkede son iki yılda sadece asgari ücrete yüzde 45’in üzerinde artış yapıldı. Ama halk otobüsçüsü esnafa kuruş katkı yapılmadı. Şimdi bu eli kalem ve mikrofon tutan istedikleri gibi esip gürleyen arkadaşlara soruyorum. Siz böylemi gazetecilik yapıyorsunuz. Bu bir öz eleştiridir. Hiç ama hiç kusura bakmayın işinizi layıkıyla yapmıyorsunuz. İşinize geldiği gibi hareket ediyorsunuz.
Onun içinde kim olursanız olun ister bakan, ister hakim, ister savcı, ister gazeteci bulunduğunuz konumda her zaman adil olun. UBER ile taksiciyi bir araya hiçbir zaman getirmeyin. UBER vergi vermeden bu ülkeden para götürmenin peşinde. Ama taksici yasal ve ülkesinde kazandığı paranın vergisi verir. Yeri geldiğinde 15 Temmuz’da örneği görüldü. Bu esnaf camiası 56 tane şehit verdi. Yani bu ülke için canlarını verdiler. Amerikalı UBER sadece bizim paramıza talip bunu unutmayın.