Ahmet Hamdi ÖZSARAÇ

Tarih: 13.05.2015 17:33

HAKKINI HELAL ETMİYORMUŞ

Facebook Twitter Linked-in

 HAKKINI HELAL ETMİYORMUŞ
Tarihler 14 Nisan 1981'i gösteriyordu, önceden kararaştırılan bir program dahilinde Bülent Ersoy Londra'da Charring Cross Hastanesi'nde yanında bir iki mihmandar ile erkeklikten kadınlığa geçmek için bıçak altına yatacaktı. Fakat iş söylendiği kadarı ile kolay değildi. Operasyonun fiziki komplikasyonlarının yanı sıra ruhsal etkileri de önem arzetmekteydi. Bunun için bir dizi tetkik ve incelemenin sonrasında Bülent Ersoy ameliyata alındı. 
O tarihler de ülkemizde bu tür ameliyatlar yapılamadığı gibi kanun da buna müsait değildi. Aslında bu durum bir yönü ile kanunlarımızın bu meselelere nasıl baktığının da bir göstergesiydi. 
O günlerin Türkiye'sinde böyle cinsiyet meseleleri ve cinsel tercihler toplum tarafından olduğu kadar kanunen de  kabul görmüyordu. Örneğin kadın kıyafeti ile sahneye çıkacak olan erkeklerin sahne izinlerini düzenleyen bir takım yönetmelikler mevcuttu. Bu konunun detaylarını aşağıdaki satırlarda etraflıca inceleyeceğiz...
Gelelim ameliyatın detaylarına; 
Bülent Ersoy kadın olmadan önce erkek olarak ortalıkta dolaştığı dönemde nişanlanmış ve bu sırada birlikte olduğu nişanlısı hamile kalmış fakat çocuk dünyaya  gelmeden aldırmışlardı. 1980'ler de aleni olarak erkeklere olan ilgisini kabul etmiş ve ameliyat olmaya karar vermişti. 
Ameliyat sabahı yapılan tetkikler sonrası her şey yolunda olduğuna karar verilir ve ameliyata başlanır. 
Ameliyatta, penisinin alt kısım derisi bir eldivene benzer şeklinde çıkarılarak başlanır. Kalan yumuşak doku iki bölüme ayrılarak leğen kemiğinin altı ile anüs arasındaki 10-14 cm'lik bölgeye, bu yumuşak dokudan yapılan alt malzeme ile vajinal oluk yapılır (genel görünümde vajina görünümü vermek için)  Asıl dikkatli olunması gereken bölüm ise sıyrılan penis derisi bu oluğun etrafına sağa sola gelecek şekilde dikilir. Burada bu derinin kullanılmasının nedeni penis işlevi görürken duyulu bir dokunun burada da aynı hissi vermesi için tercih edilir. Erkek idrar yolu kadın idrar yoluna çevrilerek ameliyat sonlandırılır. 
Sıkıntı bundan sonra başlamıştır, inanılmaz ağrılar hissetmektedir. Fakat bu ameliyatın normal komplikasyonlarının bir neticesidir. Diğer taraftan bir fırça yardımı ile vajinal alanın kuruyup birbirine yapışmasını engellemek maksadıyla sıvı bir solüsyon belirli aralıklarla yeni yapılan vajinal oluğa uygulanmaktadır. Bu durum dayanılmaz acıları da beraberinde getirmekteydi. Doktorları bu acıları kesmek maksadı ile sürekli ağrı kesici iğneler yapmaktaydı. 
Ağrıların kesilmesi ile birlikte Türkiye'den gelen gazetecilere dua eder pozlar veren Bülent Ersoy ''ALLAH GÜNAHLARIMI AFFETSİN'' diye dua etmeyi de ihmal etmiyordu. Ersoy Türkiye'ye döner ve ilk doğum gününde bu benim 1. yaş günüm diyerek basına yeni malzeme vermeye devam eder.
Gelelim meselemize...
O günün Türkiye'sinde ülkemizde cinsiyet değiştirme  kanunen yasaktı. Buna kadın kıyafeti ile sahneye çıkan erkek çalıştırılması da eklenerek bu durumda olanlara yönelik olarak bir takım kurallar getirilmişti. Bu ameliyat  yurt dışında yapıldığından ötürü ve buna emsal teşkil edecek bir mesele olmadığından konu muallaktaydı. Ülkeye dönen Ersoy halen erkek kimliği ile dolaşmaktaydı.Yani yasa da bir boşluk vardı aslında. 
Yasak şöyleydi:
İçişleri Bakanlığı'nın 19 mart 1981 tarihli ''bar, pavyon gibi içkili yerlerde, kadın kıyafetiyle erkeklerin çalıştırılmasının engellenmesini içeren'' genelgesi vardı. Ersoy, 14 Nisan 1981'de Londra'da ameliyatla cinsiyet değiştirdiği halde, nüfus cüzdanında ERKEK yazdığında '' KADIN KIYAFETİ GİYEN ERKEK'' statüsündeydi.
Ersoy 1980 Ağustos'unda İzmir Fuarı'nda sahnedeyken izleyicilerin ''AÇ, AÇ, AÇÇÇ'' tezahüratına karşılık verecek, ama mahkemede vermiş olduğu savunmasında ''askısının koptuğu için yani bir sahne kazası sonucu'' göğüsleri ortaya çıktığını söyleyecektir.
Eylül 1980'de bir hakime hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanarak cezaevine gönderildi. Ardından da sahne yasağı geldi. 
Sahne yasağına gerekçe olan yasa ise şöyleydi:
''Polis; genel ahlak ve edep kurallarına aykırı olarak, utanç verici ve toplum düzeni bakımından tasvip edilmeyen tavır ve davranışlarda bulunanlar ile bu nitelikte söz, şarkı, müzik ya da benzeri gösteri yapanları herhangi bir şikayet olmasa bile engeller.''
Bülent Ersoy, ameliyat olduğunu belirterek kadın kimliğini ispatlamak için hukuk savaşına girdi. Çünkü kanuna göre bir kadın gazino vb. çalışabilmesi için izin alması gerekiyordu. İzin müracaatında erkek kimliği ile yapan Bülent Ersoy'a emniyetin siz kadın değilsiniz erkeksiniz uyarısı ile red kararı vererek bu kararı vilayete onaylattı. Bülent Ersoy Danıştay'a itiraz etti. Danıştay emniyetin kararını onayınca Ersoy bu defa Danıştay Kurulu'na itiraz etti. Orası da idarenin kararını hukuki buldu. Bu durum emniyetin ve vilayetin aldığı karara hukuksal bir nitelik kazandırdı.
Bu savaş 7 yıl sürdü ve Özal döneminde Eşi Semra Özal'ın devreye girmesiyle, Ersoy ''KADIN'' raporu aldı ve 7 Ocak 1988'de ''KADIN'' kimliğini resmen tescil ettirdi. 
Bu olaydan 21 yıl sonra AB uyum paketi ile yapılan kanun değişiklikleri gerek Sayın Cumhurbaşkanımızın şiir okuması ile alakalı başbakan olması yolundaki engelin kalkmasında ve  gerekse kadın kıayafeti ile sahne alanların polise parmak izi vermeleri vs. durumları ortadan kaldırmış oldu.
Geçtiğimiz 9 Mayıs'ta 7.Cumhurbaşkanı Kenan Evren vefat etmiş ve cenaze toprağa verilmeden önce cenaze namazında 2 hanımefendi haklarını helal etmedikleri ile alakalı haykırışları basında ses getirmişti. 
Bundan 1 gün sonra Bülent Ersoy sahneye çıkarak kinini kustu. Kenan Evren'i Allah eziyet ederek canını aldığını bunun ona bu dünyada verilmiş bir ceza olduğunu söyledi. Allah ona şefaat etmesin dedi. 
Sanki bundan önce basın önünde cinsiyet değiştirdikten sonra ''ALLAH AFFETSİN'' duası kabul olmuş gibi...
Cinsiyet değişim ameliyatı sonrası gazetecilere daha yataktan kalkmadan  ''Allah beni affetsin'' diye yaptığı yanlışın farkında olan bir kişinin çıkıp Allah'tan, Kenan Evren için  Allah'tan Şefaat etmesin diye duasının kabul olmasını beklemek ne derece doğrudur?
Bu milletin inançlarını usulsüz yaptığı kişisel uygulamalarına alet edercesine basite indirgeyen bir kişiye bu toplum neden gereken şekilde davranmıyor?
Neden hakettiği yere göndermiyor? 
Hangimiz evladının yakınının böyle bir durumda olmasını ve  bunu kendinde görmeyi alenileştirmeyi hoş görebilir?
Örf adet ve inançlarımıza aykırı ne varsa yapan bir kişinin çıkıp kendisi mükemmel bir durumdaymış gibi Allah'tan, Kuran'dan bahsetmesini doğru bulmuyorum. 
Şayet bu ülkede LGBTT aleniyet kazandıysa ilk olarak Zeki Müren ve daha kötüsü Bülent Ersoy  tarafından yapılanlardan normallik kazanmıştır. 
Ahlaki açıdan beğenmediğimiz Rusya ve BDT üyesi devletlerde bile bu tür cinsel tercihler prim bulmamaktadır. Ama iş bizim ülkemize geldiğinde aleniyet kazanmakta hak arama özgürlük başlıklarında muhalif bir duruşun simgesi haline gelmektedirler. 
Özellikle CHP tabanının ilgisini çeken bu kitle sözüm ona özgürlükçü ve demokratik hakların simgesi olarak bu kesimi görmektedir.
1980 tarihinde İzmir Fuarı'nda umumun önünde açıp gösterdiği konu yüzünden kanunun gereği uygulanıp sahneye çıkması yasaklanınca bunu bir hukuk mücadelesine dönüştürmüş, ülkemizde yasak olmasına rağmen yurt dışında ameliyat olarak kadın olan Bülent Ersoy toplumumuzun hiç bir değer ve yargısına uymayacak davranışlar sergilemiştir. Televizyonlar önünde yaptığı hareketleri, kaprisler, erkeklerle yaptığı evlilikleri, sevgilileri, yeni kuşaklarımıza hiç de iyi örnek olmamakta, meseleye aleniyet kazandır'maktadır. 

Buradan Bülent Ersoy'a sesleniyorum 

Sen Kenan Evren'e hakkını helal etmiyorsun, iyi güzeeeel.

Acaba bizler bu milletin ahlaki ve dini değerlerini ayaklar altına alan sana hakkımız helal edecekmiyiz?

Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —