RAFAEL SADİ
Son bir haftadır ABD taze başkanı Joe Biden’in nerede ise Türkiye’ye diplomatik savaş ilanı olarak ta değerlendirebileceğimiz SOYKIRIM sözcüğü ve yanında da hani marketlerde bir tane alana bir tane de bedava anlamına gelen 1+1 misalİ COSTANTİNOPOLİS ifadesi oldukça anlamlı hatta yutulması oldukça zor bir ifade.
1453 yılında bu şehrin adı İSTANBUL olarak değiştirilmişti.Resmen değişiklik 1923 yılında gerçekleşmiş olsa bile Sayın Biden’in İstanbul adını yok sayarak Costantinopolis adını resmi belgede kullanması affedilmez bir diplomatik hata olarak kulağı resmen tırmalıyor.
Sayın BIDEN bu ifade ile Türk Halkını karşısına alabileceğini hesap etmemiş olabilir mi? Yoksa gerekli veya gereksiz bir Güç gösterisinin sözümona Müttefiki olduğu en önemli ülkelerden biri olarak Türkiye Devlet Başkanı ile hesaplaşmak uğruna diplomatik bir savaş açmanın ne gereği vardrı dedirtmeden geçemiyorum.
Evet olayın aslı ise ABD Devlet Başkanı ile T.C. Devlet Başkanı Sayın Erdoğan arasındaki bir kol güreşinden başka bir şey değil sanki.
Şayet bu ifadeden sonra hepimizin beklentisi olan ve Mahalle arkadaşımıın vermesi gereken tepkinin verilip verilemeyeceği sorusudur. Benim bildiğim Kasımpaşalı arkadaşpım bu ifadeler karşısında arkadaş al pılını pırtını cehennemin dibine kadar yolunvar demesi, İncirlik Üssünü al git. Boğazlardan geçmene de bundan böyle izin vermiyoruz demesi gerekirdi. Bence bu ifadeler karşısında Sayın Erdoğan birden Bire Kasımpaşalı'lıktan Nişantaşı efendisine dönüşürse başımız fena halde belada demektir.
Kimse Sınıf arkadaşımı gaz’a getiriyorum demesin. Ama ne yazık ki bu maçta fena halde peipeşe goller yedik ve Dünyanın bir numaralı devleti ile böylesi bir kapışmada 1-0 yenildik gibi görünüyoruz. Tabii ki Biden Efendininde dfiplomatik tavrı çok kesin ve belirli olup oyunu kasımpaşaca oynama kararını da doğru değerlendirmek lazım. Artık oyunu kim kurdu ve kim tüyo verdiyse bravo.
EYYYY Amerika nasıl denir resmen gösterdi.
Hoş filim henüz bitmedi ve Şişman kadın henüz sahneye çıkmadı.
Bu arada Ermeni meselesi kesinlikle bir Tarih meselesidir ve bu olayın diplomatik sahada yeri olmaması gerekirdi. Aynen İsrail Filistin konusunun dini bir mesele olarak ortaya konmaması gerektiği gibi.
Ama bunu bir tarafa bırakalım ve bakalım önümüzde neler var:
Ya ABD ile papaz olacağız. Ki elimizde hiç papaz da kalmadı. Son papazı iade ettik hemde istediğimiz papazı geri almadan..
Ya da Bu olay bizi daha fazla Rusların kucağına itecektir. Ki Ruslar Amerikalılardan daha az değillerdir. Etrafımız bu denli dost ile çevrili iken fazla hareket imkanı da pek yok gibi.
Benim anlamadığım yıllardır sürüncemede olan bu Ermeni meselesinin günün birinde başımıza böylesi bir bela açacağını belli olmasına rağmen ve yıllardır Yahudi lobisinin bu konudaki desteğini bile bile kullanmayıp adeta doğramış olmamızın sebebi nedir izah edecek kğimse de yoktur muhtemelen.
Neyse Halen bir şeyler yapılablir düşüncesindeyim. Gerek İsrail de gerekse Amerikan Yahudileri içinde Biden’den en az Sayın Erdoğan kadar hazımsızlık çeken yeterince Yahudi mevcuttur. Geç kalmamak lazım. Kullanmak mümkün olsa gerek tabii kim yapar nasıl yapar ve karşılığındaki şartlar ne olur anlamak lazım…
Saygılarımla