Uygur Akademisyen Ahmetjan İsmail’in “Bağımsız Doğu Türkistan Kurulamaz : Çin ve Uygurlar Hakkındaki Gerçekler” Adlı Kitap, Başlığından da Anlaşılacağı Üzere Uygur Halkının Arzu ve Hedefini İfade Etmemektedir. Bağımsız Doğu Türkistan Devleti veya Bağımsız Uygur Devleti Tarihte Olduğu Gibi 6ncı Defa Tekrar Kurulacaktır.
Uygur araştırmacı hemşehrim Ahmetcan İsmail, yakından tanıdığım kişi değil. Kendisini sosyal medyadan tanırım ve sevgili Timur Kocaoğlu bilgemizin de akademik dostu olduğunu bilirim. Sosyal medyadaki mesajlarından ve geçmişte kendi ifadesiyle yayınlanan 44 kitabı, Ahmetcan’ın Uygur aydını olduğunu gösteriyor.
Ahmetcan İsmail’in yayınlanan ancak henüz görme, okuma imkanı bulamadığım East Turkestan Will Not Be Established: The Fats About China and Uyghurs” adlı eseri hakkında eleştiri yazısı yazmanın haksızlık ve yanlış olduğunu vurgulayarak, sadece yazarın kitabını tanıtırken sarf ettiği cümleler hakkında görüşümüzü tarihe not düşmek için kamuoyu ile paylaşmak isteriz.
200 yıllık süren Çin işgal ve saldırı sürecinde 3 defa kısa ömürlü, etkisiz bağımsız hükümetler kurulmuş olsa da, “Boş ve gereksiz isimlerle 200 yıldır gidilen yol, Uygurların kan-yaşlarıyla nemlendi. Aldatmadan daha çok aldanmaya programlanan Uygurlar da az suçlu değiller” diyerek geçen 200 yıllık süreci ihanetle değerlendiren Ahmetjan İsmail, akademisyen kimliği ile şüphesiz bu iddialarını kitabında belgelendirdiğini düşünmek istiyorum.
Henüz kitabında neler yazdığını, hangi belgelere yer verdiğini bilmemekle birlikte, 200 yıllık süreçte, Uygur halk liderlerinin, cemaat önderlerinin Uygur halkının mevcudiyetine, geleceğine zarar verici söz ve davranışlarda bulunduğunu, hatta bazı milliyetçi olarak tanınmış Uygur aydınlarının çok az kısmının 1933 ve 1944’deki bağımsızlık hareketlerine karşı çıktığı, “Doğu Türkistan Cumhuriyeti” adı altındaki oluşumlara asla destek vermediklerini de söyleyebilirim.
Şüphesiz 1800’lü yıllardan itibaren verilen mücadele, Uygur kökenli şehir hakimleri (begleri) ile aydınların ve iş insanlarının Çinliler ile kurdukları ilişkilerin, yaptıkları işbirliklerinin ibret-i alem için detaylı şekilde ortaya konulması ve yorumlanması gerekir.
Hatta birçok belgenin olduğunun da zikredildiği kitabının, “Çin ve Uygurlar hakkında daha önce görmediğimiz, duymadığımız, istemediğimiz hatta çok sinirleneceğimiz birçok belge ve belge içerdiği” belirtilmektedir.
Tıpkı Çinliler tarafından tutuklanan Uygur akademisyen İlham Tohti gibi “makul önerilerle” Çinlilerin ve Uygurların birlikte yaşamalarını esas alan Ahmetjan, Çin Hükümeti’ni çok iyi tanıdığını söyleyerek, kendi ifadesinden anladığımız kadarıyla rehabilitasyon ve çözüm önerileriyle Pekin yönetimini dahi ikna edeceğini belirtiyor.
Ne olduğunu henüz okumadığım “makul önerileri” eğer Çin sınırları içinde ifade etmiş olsaydı, akıbetinin Uygur akademisyen İlham Tohti gibi olabileceğini kıymetli Ahmetjan İsmail kardeşimiz de düşünüyorsa, yaklaşımım şüphesiz daha farklı olacaktır.
Pekin Üniversitesi’nde görevli Uygur akademisyen İlham Tohti’nin, Ahmetjan İsmail benzeri yaptığı yasal, insani eleştirilerden dolayı ömür boyu hapse mahkum olduğunu düşünürsek, Pekin yöneticilerinin Uygurlara olan yaklaşımı net bir şekilde anlaşılmış olur.
Dolayısıyla bu çerçeveden Ahmetjan İsmail’in mesajını değerlendirdiğimiz de, Çin yönetimi tarafından dikkate alınmayacağı kanaatindeyim. Aksine Pekin yönetiminin, diasporadaki bir Uygur aydınının belki iyi niyetle söylenmiş olan “Uygurların Çinlilerle birlikte yaşama arzusunu”, “propaganda malzemesi” olarak kullanılacağını düşünüyorum.
Kitabı okuyan Uygurların sevinmeyeceğini, ancak feodal söylemlerden kurtulabilen Uygurlar olursa mutlu olacağını ve kitabın adından da anlaşılacağı üzere “Bağımsız Doğu Türkistan Devleti’nin kurulamayacağını” be…