“BÖYLE KAZANILIR EKMEK PARASI”
Kimimizin 'tu kaka' ettiği “Eski Türkiye”de yaşanan maden kazalarına baktığımızda; 7 Mart 1983’ten 3 Kasım 2002’ye uzanan yaklaşık 20 yıllık -19 yıl 7 ay ve 26 günlük- süreçte çeşitli sebeplerle meydana gelen 4 büyük maden kazasında 472 emekçimizin hayata veda ettiğini biliyor muydunuz?
Kimimizin, özellikle de yandaş ve candaş medyanın yere göğe sığdıramadığı ve 29 Ekim 2014 itibariyle, ebed müddet ömrünün 12 yıl 26 gününü tarihin adaletine emanet ettiğimiz “Yeni Türkiye”deki maden ocağı faciaların da, toplam 415 işçimizin can verdiğinden haberiniz oldu mu?
Biz yine de hatırlatalım izninizle.
İşte “Eski Türkiye”nin maden faciaları:
Tarih: 7 Mart 1983 ve yer Zonguldak…
Armutçuk beldesindeki taş kömürü ocağında meydana gelen grizu patlamasında 103 işçi yaşamını yitiriyordu.
Tarih: 7 Şubat 1990 ve yer Amasya…
Yeni Çeltek Kömür İşletmesi'ne ait maden ocağında meydana gelen grizu patlamasında 68 can gidiyordu aramızdan. 3 emekçi yanarak 65 işçi ise göçük altında kalarak veda etmişlerdi hayata.
Tarih: 3 Mart 1992 ve yer Zonguldak-Kozlu…
Madencilik tarihimizin en büyük felaketlerinden biri yaşanıyordu o kıştan kalma soğut günde. Zonguldak’ın Kozlu İlçesindeki taş kömürü ocağında zincirleme patlamalar meydana geliyor ve 263 madenci gözlerini bir daha açamıyordu dünyaya.
Tarih: 26 Mart 1995 ve yer Yozgat-Sorgun…
Bu kez ölüm Yozgat’ın Sorgun İlçesinde kol geziyor; Matsan Madencilik Şirketi'ne ait kömür ocağında grizu patlaması sebebiyle meydana gelen kazada 38 kişi göçük altına kalarak can veriyordu yerin altında…
Ve bunlar da “Yeni Türkiye”nin yüz karaları…
Tarih: 22 Kasım 2003 ve yer Karaman-Ermenek…
O gün; tıpkı 2 gün once, yani 28 Ekim 2014’te ve öğlen saatlerinde olduğu gibi yine Karaman’ın Ermenek ilçesinde, özel bir firmanın işlettiği kömür ocağında grizu patlaması oluyor ve 10 maden işçisi arkalarında gözü yaşlı analar, babalar, eşler ve çocuklar bırakarak son yolculuklarına çıkıyorlardı.
Tarih; 8 Eylül 2004 ve yer Kastamonu-Küre…
Hazan yapraklarının toprakla buluştuğu günlerden bir günde; Kastamonu’nun Küre ilçesinde bulunan yeraltı bakır ocağında, cevherin nakledildiği 150 metre uzunluğundaki bandın alev alıyordu Çok kısa sürede büyüyen yangında oluşan karbonmonoksit ve diğer zararlı gazların etkisiyle birisi maden mühendisi toplam 19 insanımız toprağa düşüyordu.
Tarih: 10 Aralık 2009 ve yer Bursa-Mustafakemalpaşa…
Kışın kendisini iyice gösterdiği bir günda Bursa’nın Mustafakemalpaşa İlçesindeki maden ocağında, 19 işçimiz grizu patlaması ile oluşan göçük altında kalarak noktalıyorlardı yaşam serüvenlerini.
Tarih: 23 Şubat 2010 ve yer Balıkesir-Dursunbey..
Şubat soğuğunda kapıyı çalıyor ölüm meleği… Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy Maden Ocağında meydana gelen grizu patlamasında 17 işçimiz ölürken 30 işçimizde yaralanıyordu.
Tarih: 17 Mayıs 2010 ve yer Zonguldak…
Bir bahar akşamı kapıyı çalıyordu felaket. Zonguldak'ta, Karadon Taşkömürü İşletme Müessesesi'nin işlettiği kömür madeninde grizu patlaması ve oluşan göçükler sebebiyle 30 kişi hayatını kaybediyordu..
Tarih: 7 Temmuz 2010 ve yer Edirne-Keşan…
Edirne’nin Keşan ilçesine bağlı Küçükdoğanca köyündeki madende çıkan yangın ve oluşan göçük sebebiyle 3 maden işçisinin daha dünyası kararıyordu.
Tarih: 8 Ocak 2013, yer yine Zonguldakbbb
Ölümün soğuk yüzüyle Zonguldak'ın Kozlu ilçesinde, Türkiye Taşkömürü Kurumu’na ait kömür ocağında metan gazı patlaması sonucu meydana gelen göçükte 8 işçimiz daha ölümün soğuk yüzüyle tanışıyordu yerin altında..
Tarih: 13 Mayıs 2014 ve yer Manisa-Soma..
Yeni Türkiye’nin en büyük ayıbı ve en büyük kayıbı.. İhmal ve açgözlülük; Manisa’nın Soma İlçesinde Soma Holding tarafından işletilen kömür ocağında ölüm oluyordu. Aradan geçen 5 ay 16 güne ragmen nedeni bir türlü kesinleşmeyen büyük bir patlamayla meydana gelen yangında çok sayıda madenci içeride mahsur kalıyor ve faciada toplam 301 kişi hayatını kaybediyordu…
Tarih: 28 Ekim 2014 ve yer Karaman-Ermenek..
Kelimeler düğümlenirken boğazımızda, merhum Orhan Veli yetişiyor imdadımıza.. Garip şiirimizin garip ustası, garip maden işçilerimizi:
“Siyah akar Zonguldak’ın deresi / Yüz karası değil, kömür karası / Böyle kazanılır ekmek parası” diye özetliyor üç dizede. Ne diyebiliriz ki…
Olan yine ölene oldu, oluyor ve olacak!....
'Kel fakire, kör fakire; gelen giden vur fakire' kuralı ehükmünü Yeni Türkiye’de de icra etti, ediyor ve edecek!..
Yanlış anlamayın; bunları biz demiyoruz; T.C. Devleti'nin resmi rakamlarının
ortaya koyduğu tablo bu, malesef.
Yani Türkiye'nin eskisi ne ve nasıl idiyse; yenisi de aynı ve öyle.