Bir Z Kuşağı Cinayetin Anatomisi
İçeride; Babasını döven oğul, annesini kesen kız, çocuklarını zehirleyen ebeveynler, arkadaşlarını doğrayan gençler, kadın cinayetleri, çocuk istismarları…
Dışarıda; işgallerle bombalanan şehirler, savaşın vurduğu masum çocuklar ve dahi birçok insanlık dışı vahşetlerle…
İzlediğimiz haber bültenlerinin üçte ikisi bu türden cinayetler ve adli vakalarla dolu!..
Küresel bir hezeyanın içinden, cinnet geçiren bir çağdan geçiyoruz…
Nasıl bir döneme denk geldik Yarab’bi!
Biz edebiyatçıların artık kafa yorarak öykü, hatta roman kurgulamamıza gerek bile kalmıyor, akıl zıplatan olaylar bizzat gözlerimizin önünde cereyan ediyor artık…
İşte size akıl zıplatan bir olay, haber bültenlerine kısaca şöyle yansıyor;
“İstanbul Fatih'te cuma günü saat 16.00 sıralarında, Derviş Ali Mahallesi Fevzipaşa Caddesi'nde kasaplık yapan Semih Ç. (19), İkbal U. (19) ve Ayşenur H.'yi (19) katletti.
Edirnekapı surlarının üzerine çıkan Semih Ç. öldürdüğü İkbal U.'nun başını kesip aşağı attı. Ardından boğazına ip geçiren katil zanlısı surlardan atlayarak yaşamına son verdi…”
Nasıl? İçinde cinayet içeren Polisiye Roman gibi duruyor değil mi? Hayır, hayır, bu bir kurgu değil hayatın ta kendisi!
Çağın getirdiği yozlaşmanın sonuçlarından biri…
Bu tür cinayetlerin önü ve arkası var tabii, tehlike geliyorum derken çalan çan sesleriyle;
Cinayet sonrası ifadesi alınan katilin Babası;
“Bir oğlum, bir kızım var, kayınpederimin evinde oturuyoruz. Pandemiden önce Lise üçte okuduğu sırada öğretmen çağırıp bize bir arkadaşını söyleyerek 'Ondan uzak dursun' demişti…”
Gelen tehlikenin ayak seslerini anlatıyor yine Babanın bir başka ifadesi;
"O dönemde Semih'e almış olduğum bilgisayar ile evde devamlı vakit geçiriyordu. Odasına ben, annesi ya da ablası girdiğinde hemen telaşla bilgisayarını kapatıyordu. Bilgisayarı şifreli olduğu için de ne yaptığını, kimle görüştüğünü kontrol edemiyorduk. Daha sonra kendisi bize okumayacağını söyledi. Ben de kendisine neden böyle düşünüyorsun dediğimde Bana ‘okuyup büyük adam olacağım da, bilim adamı olacağım da ne olacak!' diyordu. Dışardan okuyup liseyi bitirdi…"
Yine haber bültenlerine göre, bu genç adamın yaşam tarzından evdeki odasına bakıyorsunuz kitaplığında;
‘İknanın Psikolojisi’, ‘Aşkın Yasası Şiddetin Yasası’, ‘İyinin ve Kötünün Ötesinde’, ‘İrade Eğitimi’ isimli kitaplar olduğu…”
Düşüyor gazete sayfalarına resimleriyle…
Medyaya düşen diğer bir habere göre, bu şahsın cep telefonunda yapılan incelemede; bir mesajlaşma uygulaması üzerinden üyesi olduğu bir grupta "incel" olarak isimlendirilen kişilerle iletişim kurduğu ortaya çıktığı söyleniyor!
Yani İngilizcede’"involuntary celibacy’ yani ‘istemsiz bekar’ tamlamasının kısaltılması olan "incel", kadınlara ve yaşadıkları topluma düşman olan ve şiddet yanlısı kişiler için kullanılıyor…
Tabii bir de bu cinayet ile intihar işinin psikolojik yönü var Uzman Doktorların çözümlediği:
Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Barış Erdoğan:
Bu vahşi cinayetlerin son günlerde tekrar gündeme gelen Münevver Karabulut cinayetiyle aynı döneme denk gelmesi dikkat çekici bir durum. “Taklit davranışları” olarak adlandırabileceğimiz bir olgu var; suç işlemeye meyilli bireyler, kamuoyunda dikkat çeken bir suçu taklit etmeye çalışıyorlar. Bu konular konuşulurken ve bu tür suçlarla ilgili bilgilendirme yapılırken son derece dikkatli olunması gerekmektedir. Çünkü suç eğilimi olan kişilerin bu yöntemleri taklit etme olasılığı oldukça yüksektir.
Z kuşağı olarak adlandırdığımız yaş grubunda, önceki kuşaklardan farklı olarak, şiddetin aşırı derecede banal hale geldiğini, hiçbir değere ya da ideolojiye dayandırılmadan yalnızca bir yaşam biçimi olarak benimsendiğini görüyoruz. Bu sorunun temelinde toplumsal yapının bozulması, değerlerin erozyona uğraması ve aile yapısının parçalanması gibi faktörler var.
Ayrıca mevcut ekonomik ve sosyal düzen gençlere umut vermiyor. Yaşamdan ve gelecekten umudu olmayan bireyler, çevrelerine amaçsız şiddet saçarak haz alıyorlar. Bu sorunların çözümü için toplumsal yapının ve ekolojik çevrenin iyileştirilmesi gerekmektedir.
Suç oranının yüksek olduğu mahallelerde sosyal hizmet uzmanları ve psikologlar görevlendirilebilir…”
Bir başka psikolog doktor tüm Z kuşağını kastederek:
“Eskiden kız çocukları 20, erke çocukları 25 yaşına kadar ergenlik dönemleri vardı. Şimdi ise Uzatılmış Ergenlik dönemleri var; kızlarda 25, erkeklerde 30 yaşa kadar devam ediyor...”
Bir çoğumuzun bu yaş aralığındaki çocuklarımızla yaşadığımız bazı problemlerin kaynağı sanırım bu olsa gerek!..
Son söz, siz siz olun ebeveyn olarak; çocuklarınızı takip ediniz ve ne yediğine, ne giydiğine, ne seyrettiğine, ne okuduğuna, kiminle gezip tozduğuna bakınız! Zira bu takip onların yaşam tarzına müdahale etmek değil, gidişattan haberdar olup varsa bir yanlış yola sapma, bunu önceden fark ederek erken müdahale şansınız olur…
Böylece ne çocuğunuzun canı yanar, ne sizin, ne de başkalarının… Çünkü bozulduğunda insandan tehlikelisi yoktur…