Hiç kimse bizi anlamıyor, kalabalıkların içinde yalnızız, anlaşılamamak en büyük sorunlarımızdan biri.
Peki, neden anlatamıyoruz kendimizi
? Niçin insanların bizi anlamadığını düşünerek geçiriyoruz zamanımızı
?Bizi anlamayan insanlar mı, yoksa anlatamayan biz miyiz
? İnsanların anlamasını isterken gerçekte ne kadar tanıyoruz kendimizi
? Belki anlatılmaz yaşanır olduğumuzdan, belki kelimelerin yetersizliğinden, belki de anlatabilecek kadar yeterli bilgiye sahip olmadığımızdan anlaşılamıyoruz...
Çoğu zaman konuştuklarımızla yaptıklarımız tutmuyor birbirini, anlattıklarımız olanlar değil olmak istediklerimiz, anlatmaya çalıştıkça çelişmek, çeliştikçe anlaşılmamak, anlaşılmadıkça yalnız hissetmek ne yazık ki bir kısır döngü...
Net olmaya, dürüst olmaya, adil olmaya çalıştıkça bunları aslında her zaman yapamadığını fark edip kendini yalnızlaştırmak...
Konuştukça batmak, yaşadıkça şaşırmak, gitgide anlamsızlaşmak...
Her yeni gün; yeni gelişmeler olup, yeni kapılar açılırken, yeni olaylar yaşanırken bir önceki günkü konuşmalarının değersizleşmesi...
Yapmam dediğini yaptığında,
giymem dediğini giydiğinde
sevmem dediğini sevdiğinde kendinle çelişmek...
Anlatmasak yaşasak? Konuşmasak uygulasak? Kanıtlamaya çalışmadan hissetsek? Sorgulamadan sevsek?
Evet yalnızız, evet yabancıyız, ama çoğu zaman kendimize, daha kendimizi tanımazken insanların bizi tanıma beklentisiyle ömrümüzü geçiriyoruz. Hep bir açıklama, hep bir anlatma isteği...
Ama insan bilmediği şeyleri nasıl anlatabilir? Bugün bildiğinin yarın yanlış çıkmayacağından nasıl emin olur? Peki tüm bunları bilmezken; insanların onu anlamasını nasıl bekleyebilir? Kendi içimizdeki karmaşayı çözememişken, bunu gelip birisinin çözeceğine inanmak... Sadece boş bir hayal... Bu yüzden kalabalıkların içinde yalnız değildir aslında insanlar kendi içinde yalnızdırlar, kendilerine yabancıdırlar.
Anlaşılamamak kendini anlayamadığının göstergesidir. Kendimizi ne kadar tanıyorsak, o kadar anlaşılırız, ne kadar tam hissediyorsak, o kadar açıklanabilirdir hareketlerimiz, tutarlıdır davranışlarımız. Eğer anlaşıldığımızı düşünüyorsak ne mutlu bize... Çünkü ancak anlayan anlatabilir...