Bugüne kadar verdiği hizmet ile bir çok vatandaşın yüzünü güldüren ve mesleğinin aşığı olarak tanınan Kadir BAYKUL, çoğu esnafın da ekonomik olarak ayakta durmakta zorlandığına dikkat çekerek, buna direnemeyenlerin de kapılarına kilit vurmak zorunda kaldığını görmenin üzüntüsünü yaşadığını belirtti.
TÜRK HALKI FAKİRLİĞİ HAKETMİYOR
BAYKUL, 'Bugün Türk halkının fakirleşmesi bizimde işlerimizde durgunluk yarattı. Arabasına egzoz taktırmak için gelenler; 'Paramız yok, veresiye yapar mısın' diyor. İşte buna çok üzülüyorum. Çünkü Türk halkı bunu haketmiyor. ' dedi.
DİNLE SİYASET BİRBİRİNE GİRDİ, SATMADIK BİRŞEY KALMADI
Egzoz tamircisi Kadir BAYKUL, Gazeteci Kemal KAÇMAZ'a devamında şunları ifade etti: 'Bugüne kadar sayısız hükümet ve siyasetçi gördüm. Başımızdan çok şeyler geldi geçti. Bir Atatürk milliyetçisi olarak vatanımıza hep bağlı kaldık. İnsan sevgisi dolu ahlaklı, inançlı ve imanlı bir müslüman olarak yetiştik. Haram yemedik. Kul hakkına el uzatmadık. Bunu samimi biri olarak söylüyorum. Ama birileri dini siyasete alet edip halkın merhamet yüzünü kullanarak, güzel Allah'ın ismini zikretmekle birlikte kendi ceplerini doldurup zenginleştiler. Atatürk'ün gösterdiği ilke ve hedeflerinden uzaklaştıkça geri gitmeye başladık. Oysa ki, Atatürk dünyanın saygı duyduğu dahi bir lider ve tarihe adını altın harflerle yazdırmıştır. Yapılamayanı yapan bir kişi olarak, adeta parmak ısırttırmıştır. Laik düzeni getirmiş ve dinle siyaseti hep ayrı tutmuştur. Çünkü ülkenin kalkınıp zenginleşmesi için bunlar laiklikle birlikte olur demiş ve öyle yapmıştır. Dışarıya borçlanmadan ülke kuran bir lider olarak, bize bu güzel vatanı bırakmıştır. Bugün baktığımızda dinle siyaset iç içe olmuş. Ve sadaka kültürü yaratıp insanlarımız kandırılmıştır. Eski hükümetler ülkeyi büyütmek için gece gündüz hizmet ettiler. Devletin kendi parası ile sayısız büyük projelere imza attılar. Ve paramızda değerli ve kıymetli idi. Bugün 17 yıldır iktidarda bulunanlar, ülkede ne üretime önem verdi, ne sanayiye önem verdi. Sadece ülkemizin en değerli kazanımlarını birer birer, tek tek sattı ve özelleştirdi. Üçüncü köprüye ihtiyaç yok, yaptı. Havaalanına ihtiyaç yok, yaptı. Bunları yapan şirketlere 30 yıl kira ile verdi. Hazine garantisi verdi. Her taraf taş beton binalarla doldu. Akıllı siyasetçi refah ve zenginlik için üretim yapar maalesef bunları yapmadı. Herşeyde dışarı bağımlı hale gelerek tüketen toplum yarattı. Bugün herşeyi dışarıdan ithal eden ülke olduk. Paramızın değeri kalmadı, halkımız gırtlağa kadar borç içinde yaşıyor. Hiçbir komşumuzla aramız iyi değil. Avrupa Birliği dahi bizi istemiyor. Benim hacizane fikrim şudur. Ülkemiz biran önce her alanda hızlı adımlar atarak üretime geçmelidir. Komşularımızla barış içerisinde iyi geçinerek huzuru sağlamalıdır. Sanayiciler yükselerek yeni üretimler yapmalıdır. Kul ile Allah arasına girilmemelidir. Tarikat adı altında insanları kandıranlara izin verilmemelidir. Zaten devletin resmi kurumu olan Diyanet var, gerekeni yapıyor ve yapmalıdır. Bugün yaşadıklarımızdan kurtulmak için iktidar hızlı adımlar atarak halkımızı rahatlatmak zorundadır.
VATANDAŞ LAFA DEĞİL, CEBİNE BAKIYOR
İstanbul seçimleri vatandaşın verdiği büyük bir mesajdı. Bundan sonra dengeler değişime açık olacaktır. Tek adam yönetimi ile ülkenin düzlüğe çıkamayacağı halk tarafından açıkca görüldü ve tescillendi. Önce Türkiye geneli buna ışık yaktı. Son olarakta İstanbul. İstanbul'da yapılan ilk seçimle, ikinci seçim arasında 800 Bin oy fark oluştu. Çünkü vatandaş lafa değil, cebine bakıyor. Hayat pahalılığı ve işsizlik hergeçen gün çoğalarak büyüyor. Etrafımızda dost ülke kalmadı, dış politikada meydan okumakla bu işler olmaz. Gücüne göre okuyacaksın. Eğer ordun güçlü değilse, meydan okumak yanlıştır. Dünyanın ikinci büyük ordusu olan Türk ordusu 800 binden 320 bine düştü. Ülkelerin en büyük güvenliği ordularıdır. Ordumuz eski disiplinli günlerine dönerek güçlüĺüğünü ortaya koymalıdır. Atatürk'ün en değer verdiği ordumuz olmuştur. Vatanı koruyan güçlü ve disiplinli ordulardır. Ne acıdır ki, hükümet halel acele kanunla askerliği azalttı ve paralı olarak kalıcı hale getirdi. Bu da fakir çocukları askere, zengin çocukları dekontla tezkereli olacak anlamına geliyor.
HALK UYANDI VE AYAĞA KALKTI
Türk halkı bunlara çok yol verdi. Hep dini söylemlerle bunlara inandık. Her türlü yolsuzluklar yapılmasına bile inanmayarak halkımız oy verdi. Yol yaptık diyorlar. Cebinden harcayıpta mı yaptı. Sormak isterim. Hükümetlerin asli görevi yol, su, elektrik, insanlara iş bulup vermek değil midir? Refah, huzuru, barışı sağlamak değil midir? Hükümetler bunun için göreve gelirler. Hele muhafazkar dini bütün olanlar kibir ve gurur yapmaz. Mütevazi olurlar. Devletten aldığı yüksek maaşı bile bunlar az bulup kendilerine yüksek zamlar yapıyor. Türk halkı 17 yıldır bunları zengin yaptı. Yandaşları zengin oldu. Vatandaş açmış ve işsizmiş bunların umrunda olmadı. İmam hatip mezunu olanları devlet kadrolarına doldurdular. Liyakat sahibi olmayanlar yönetici yapıldı. Bugün sonuca bakan halk uyandı ve ayağa kalkarak dirildi.
ARTIK BÜYÜ BOZULDU, ABBAS YOLCU
Türkiye bilime, AR-GE'ye açık olmadıkça Atatürk'ün sözü ile çağı yakalayamazsın. Dinle siyaseti karıştırmakla bu işler yürümüyor. İşte Ortadoğu'nun hali ortada, kan ağlıyorlar. Hep din mezhep çatışması yüzünden kalkınamadı, Amerika'ya bağlı kaldılar. Amerika'da sömürmeye devam ediyor. Sen aptal olursan, birileri gelir ipi eline alır, fakir kalırsın. Türkiye'de artık bunlara geçit yok. Yalanlarla bizleri 17 yıldır kandırdılar. Onların bir eli yağda, bir eli balda. Ülkenin yüzde 90'ı aç ve işsiz. 2 bin lira emekli maaşınla onlar geçinsinde görelim. Merhametli Türk insanı herşeye katlandı. Vatandaşlar psikiyatri hastası oldu. Ama artık bıçak kemiğe dayandı. Hani tek adam yönetimi ülkeyi uçuracaktı. Ne oldu. Yolun sonu en son yapılan seçimle tescillenmiş oldu. Artık büyü bozuldu. Abbas yolcu' diyerek sözlerini tamamladı.