9949,01%0,33
35,15% -0,18
36,65% 0,14
2979,53% 0,57
4794,85% -0,07
İstanbul ve Tekirdağ'a bağlı 19 özel hastanenin yenidoğan servisini ele geçiren yenidoğan çetesi benzeri yapılanmalar için Türkiye'nin çok sayıda şehrinden ihbar yağıyor.
Yenidoğan skandalı Antalya, Sakarya ve Kocaeli'ne sıçradı
Türkiye'yi sarsan yenidoğan skandalı dalga dalga yayılıyor. Niğde, Sakarya, Kocaeli, Antalya gibi şehirlerden de yenidoğan rezaleti yaşandığına dair ihbarlar gelirken bazı yetkililerin 'Soruşturmaya yer yoktur' yazısıyla olayı örtbas etmeye kalkıştığı iddia ediliyor.
İstanbul'da patlak veren "Yenidoğan Çetesi" skandalının ardından, Niğde, Sakarya, Kocaeli ve Antalya'da faaliyet gösteren bazı özel hastanelerde yoğun bakım ünitelerine sevk edilen bazı bebeklerin sahte epikriz raporu düzenlenerek hastanede fazla süre yatırıldığı ve SGK'den haksız kazanç sağlandığı, bu bebekler arasında şüpheli şekilde yaşamlarını yitirenler olduğu ortaya çıktı.
Tüm yurtta özel hastanelerde bebeğini kaybeden ancak yaptıkları şikayetlere ve ihbarlarına yanıt alamayan acılı aileler İstanbul'da ortaya çıkan çeteye benzer çeteler nedeniyle bebeklerini kaybetmiş olmaktan endişe ediyor.
KOCAELİ’NDEN İSTANBUL’A NAKİL: 40 GÜN SONRA HAYATINI KAYBETTİ
Kocaeli’nde yaşayan İbrahim Altan’ın eşi 23 Nisan’da Kocaeli Üniversitesi Hastanesi’nde erken doğum yaptı.
32 haftalık iken doğan bebek Zümranur Altun burada yemek borusundan ameliyat oldu. Ancak burun delikleri kapalı olduğu için bir ameliyat daha olması gerekti ve 112 aracılığıyla İstanbul’da bulunan Özel F. Hastanesi’ne sevk edildi. Burada çocuğunun yaklaşık bir ay süren tedavi sürecinde pek çok ihmaller olduğu iddiasında bulunan baba İbrahim Altan, "Son olarak kızımı bir kez daha ameliyat etmek istediler. Bu ameliyatı SGK karşılıyordu. Ben karşı çıktım. Sonraki süreçte de kızım vefat etti. Sorumlular yargılansın" dedi.
CİMER'E BAŞVURDU, BEBEĞİ SAATLER SONRA ÖLDÜ
Kızı hayatını kaybetmeden saatler önce baba İbrahim Altan, CİMER’e şikayet başvurusu yaptı.
Altan başvurusunda, ''Benim çocuğum erken doğum oldu. Prematüre olarak yemek borusundan ameliyat oldu. Sonrasında burun delikleri kapalı olduğu için İstanbul’da bulunan F. Hastanesi’ne sevk edildikten sonra yemek borusundan ameliyat olduğu için beslenme sondası vardı. F. Hastanesi’nde görevli çocuk doktoru B. E. ilk geldiği gün bilgisiz bir şekilde sondasını çıkardığı için çocuğum bir aydır beslenemiyor. İyi bakılmadığını dile getirdiğimde bizi terslediler. Yalan yanlış bilgilerle, çocuğumuzu emanet ettiğimiz sözde doktor B.E. ‘FETÖ’den atılma doktor. Benim çocuğum böyle insanların elinde kalıyor.
Doktor ve hastane yönetiminden şikayetçiyim. Çocuğum Zümranur Altan için acilen sevk talep ediyorum. Evladımı bilgisiz ve ülkeye ihanet şebekesinin sahte doktoruna bırakmak istemiyorum. Sesimi duyun, evladım zor durumda” ifadelerine yer verdi.
Ancak başvurusundan saatler sonra bebeği Zümranur hayatını kaybetti.
"BU HASTANEYE SEVK BİZİM TERCİHİMİZ DEĞİLDİ"
Bebeğinin hayatını kaybetmesi üzerine baba İbrahim Altan, 7 Temmuz 2024'te Firuzköy Şehit Ilgız Aykutlu Polis Merkezi Amirliği’ne giderek “taksirle öldürme” suçundan şikayette bulundu.
Altan'ın şikayeti şöyle:
"Kızım 23 Nisan günü Kocaeli Üniversitesi Hastanesi’nde doğdu. 32 haftalık olarak doğdu. Doğumdan bir gün sonra yemek borusu ve nefes borusu birleşik olduğu için aynı hastanede ameliyat oldu. Bir hafta sonra süt verilmeye başlandı. Sonrasında ‘burun kemikleri kapalı olduğu için başka hastaneye sevk olması gerekli’ dendi. Sevk olana kadar günlük 600 cc süt ile besleniyordu. Yaklaşık üç hafta sonra sevk oldu ve 5 Haziran günü Özel F. Hastanesi’ne sevki gerçekleşti. Bu hastaneye sevk bizim tercihimiz değildi, 112 bizi buraya sevk etti. Bu hastanede yenidoğan yoğun bakıma yatırıldı. Süt hortumu takılıydı, burada B.E. isimlki doktor tarafından çıkarıldı. Ben bunu bir hafta sonra öğrendim. Ben B.E. isimli doktora neden çıkarıldığını sordum, bana ‘çıkarmam gerekiyordu, çıkardım’ dedi. Bunun akabinde bana ‘zorla da olsa tekrar küçük hortum taktım’ dedi. Birkaç gün geçti ve taktığını beyan ettiği hortumu geri çıkardı. Sorduğumda bana 15 cc gibi bir süt verildiğini bunu da geri kustuğunu beyan etti. Öncesinde çocuğum zaten 600 cc süt almasına rağmen böyle bir durum yoktu. Ben bu sonradan takılan hortumun tam olarak takılamadığını düşünüyorum. Bu hortum çıkarıldıktan sonra bana ‘yemek borusunun genişletilmesi için operasyon gerekli. Bunun için de bizim yeterli imkanımız yok, başka hastanede yapılması gerekli’ dedi. 30 Haziran günü Başakşehir Çam Sakura Hastanesi’ne geldik. Bana Çam Sakura’da ‘iki saat sonra beslenebilir’ dediler. B. E. isimli doktor bana ‘ben bir gün sonra besleyeceğim’ dedi. Ben itiraz edince bana ‘ben öyle karar verdim’ dedi. Ertesi gün çocuğum istifra ediyor diye yine beslenemedi. Devam eden beş gün boyunca da besleyemediler. Beş gün sonra B.E. isimli doktor çocuğun midesini yıkayacağını söyledi ve midesini de yıkadı ama yine de besleme yapmadılar. Ben bu durum karşısında 5 Temmuz’da hem B.E. isimli doktora hem de hastane yetkilisi Z. isimli kişiye sevk istediğimi beyan ettim. Bana her seferinde ters ters üsluplarla konuştular. Çocuğuna ameliyat ile beslenmesi için takılan beslenme hortumu çıkarıldıktan sonra beslenemedi ve beslenemediği için de bugün 7 Temmuz’da saat 16.00 sularında vefat etti. Çocupumun kesin ölüm nedneinin tespiti için otopsi yaptırılmasını istiyorum. Çocuğumun vefat etmesinde ihmali olduğunu düşündüğüm B.E. isimli doktor ve Özel F. Hastanesi yetkililerinden davacı ve şikayetçiyim."
Altan’ın şikayetinin üzerinden aylar geçmesine rağmen konuya ilişkin herhangi bir gelişme yaşanmadı.
NİĞDE’DEN KOCAELİ’NE İKİ BEBEK ÖLÜMÜ VE AYNI DOKTOR
Niğde’de 18 Mayıs 2022’de Özel H. Hastanesi’nde doğum yapan Reyhan Öcal da bebeğinin ölümünün şüpheli olduğu iddiasında bulundu. Öcal, kendilerine şeker hastası olduğu için bebeğinin kuvözde yatması gerektiğini ancak nefes almasında sıkıntı olduğunu söylediklerini ifade etti.
BEBEĞİN KİMLİĞİNİ VERMEMİŞLER
Öcal, “15 gün bebeğim kuvözde yattı. 16’ncı günde bir anda doktor M.F.Ş. ‘Bebeğinizde patolojik bir sarılık oldu ve karaciğeri ile böbrekleri iflas edebilir’ dedi. 17’nci günde de bebeğimin hayatını kaybettiğini söylediler. 4 Haziran’da bebeğim öldü. Ölüm raporunda da ‘doğal ölüm’ yazıyordu. Doktor bu raporu hazırlarken bebeğimin kimliğini benden istedi ve ‘bu bende kalacak’ diyerek kimliğini de vermedi” diye konuştu.
Aynı doktor hakkında 2023 yılında Özel G.Y. Hastahanesi’nde doğan Oturak ailesinin bebeğinin ölümüne dair şikayet yapıldı. 18 Haziran 2023’te doğan Ediz Yekta Oturak isimli bebek aynı hastanede yenidoğan yoğun bakım ünitesinde tedavi gördüğü sırada ailenin iddiasına göre uygulanan yanlış ilaç tedavileri, aşırı dozda potasyum yüklemesi ve yetersiz bakım yüzünden 29 Ağustos’ta 72 günlükken yaşamını yitirdi.
Aile change.org’ta “Yoğunbakımda öldürülen bebeklerimiz için adalet” başlıklı imza kampanyası başlattı.
AYNI HASTANE YİNE ŞİKAYET!
Aynı hastane hakkında internetteki şikayet sitelerine Safiye isimli bir kullanıcı tarafından girilen şikayet bildiriminde de benzer iddialara yer verilmesi dikkati çekti. Hastanede uygulanan yanlış tedavi sonucunda bebeğini kaybettiği iddiasında bulunan kullanıcı, şeker hastası olduğu için insülin kullandığını, gebeliğinin 29'uncu haftasında doktorunun insülin dozunu yükseltmesi nedeniyle bebeğinin kalp ritminin hızlandığını ve erken doğum yaptığını yazdı.
Şikayette "Bebeğimi yanlış tedavi sonucu kaybettim. Size verdiğim paranın kuruşunu helal etmiyorum. Benim bebeğimi kaybetmemin sebebi sizsiniz. Benim içimi nasıl yaktıysanız sizin de içiniz yansın. Gereken işlemleri yapacağım. Bu böyle kalmayacak” diye yazıldı.
SAKARYA’DA İKİ GÜNDE ÜÇ FARKLI HASTANEYE NAKİL OLAN BEBEK HAYATINI KAYBETTİ
Sakarya’da yaşayan Kamil Tan isimli yurttaşın bebeği, 28 Kasım 2018’de Adapazarı’nda bulunan Özel B. Hastanesi’nde dünyaya geldi. Tan’a bebeğinin bir süre kuvözde kalması gerektiği ve bunun rutin bir işlem olduğu ifade edildi.
Tan süreci şöyle anlattı:
''Bundan yaklaşık 10 saat sonra apar topar yeni doğan yoğun bakım ünitesi olan bir hastaneye nakli yapılmalı’ denilerek Kocaeli Özel A. Hastanesi’ne ambulans ile götürüldü. O sırada bize ‘Korkacak bir şey yok, rutin işlemler’ denildi. Hastaneye geldiğimizde ise bize ‘çocuğunuz ölmek üzere’ denildi. Özel A. Hastanesi’nde iki gece kaldık.
Doktor tüm gece belirli aralıklarla bebeğin durumunun daha kötüye gittiğini söyleyerek sorunun ciğer gelişmesine bağlı olarak pulmoner hipertansiyon teşhisi konulduğu söylendi. Son bir tedavi için umut olmasa da sabah saatlerinde SGK’nın karşılamadığı nitrikoksit gaz tedavisi için bizde yaklaşık 3 bin 500 TL istediler. Fatura keseceklerini söyleseler de sonrasında kesmediler. Daha sonra aynı gün ilgili doktor bulunursa operasyon için Özel G.Y. Hastanesi’ne transferi yapıldı. Burada 30 Kasım’da bebeğim birkaç saat sonra öldü.
Sonrasında defin işlemlerinin ardından bebeğimin tedavi evraklarını istemek için başhekimin odasına girdiğimde belgeleri alabileceğimi söyledi. Yanındaki doktor bunun üzerine biraz izin istedi ve 5 dakika sonra odaya tekrar girdiğimde ‘vermiyoruz belgeleri, git kime şikayet edersen et’ tepkisiyle karşılaştım. Sonucunda da bana bir bilgi vermediler.”
SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU, KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA KARAR VERİLDİ
"Bebeğimin ölümünde ihmaller var. Doğduğunda sağlıklı görünen, hemşirenin ‘yorgun biraz sadece dinlenmeye alacağız’ dediği bebeğimizi kucağımıza alamadan kaybettik" diyen Tan, Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Ancak savcılık kovuşturmaya yer yok kararı verdi.
ANTALYA'DA 'SAHTE EPİKRİZ" RAPORU İDDİASI
Antalya'da bulunan özel bir hastanede 20 Eylül 2017'de Sancak Serik'in eşi Suna Serik ise 33 haftalık iken sezaryen doğum yaptı. 2 kilo 120 gram doğan bebek Serik'in doğduğunda sağlıklı olduğu söylenirken aradan kısa bir süre geçince aynı gün yenidoğan yoğun bakımına alındı.
Yaşadıklarını anlatan baba Sancak Serik, şunları söyledi:
"Bir anda doktor M.G. yanımıza gelerek çocuğumuzun alt kata (yenidoğan yoğun bakım ünitesi) alınacağını söyledi. Oysa bebeğimizin doğduğunda sağlıklı olduğu bize söylendi. Ancak epikriz raporunda bebeğimizin doğduğu andan itibaren entübe edildiği yazılmış. Ayrıca raporda çocuğumun her gün git gide kötüleştiği ve 3 Ekim'e kadar yoğun bakımda kaldığı yazılmış. Ancak benim çocuğum makineye hiçbir zaman bağlanmadı. Fotoğraflarda da mevcut. Son hafta ise taburcu bölümüne alındı. 3 Ekim sabahında ise bir anda aranarak bana çocuğumun öldüğü söylendi. Bebeğim ise gece 01.00'de yaşamını yitirmiş. Oysa bize sabah söylediler. Ben bebeğimi kaybettikten sonra Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundum. Ancak ne yazık ki kovuşturmaya yer yok kararı verildi. Ben son günlerdeki haberlerin ardından dosyanın yeniden açılması talebinde bulunacağım. Benim çocuğumun ölümünde ihmaller var. Başkasının çocuğu bunu yaşamasın."