Türkiye milyonlarca kimliği belirsiz kaçak sığınmacının hedef ülkesi haline gelirken, sırf oy uğruna büyük bölümünün isimlerinin değiştirilerek Türk vatandaşlığı verilmesi toplumsal huzuru bozuyor. Afgan kökenli çoğu askeri eğitim almış, iç savaşta çatışmış yüz binden fazla erkeğin yürüyerek boydan boya Türkiye'nin geneline yayılmasına göz yuman yöneticiler, ortadoğu kökenlilere verilen T.C. kimliği yüzünden kendi vatandaşlarının dünya genelinde vize duvarlarıyla uğraşması karşısında çözüm üretemiyor.
Cumhuriyek TV'de Ömer Can Talu'nun hazırlayıp sunduğu 'İkinci Bakış' programının bu haftaki konuğu Siyaset Bilimci Prof. Dr. Mithat Baydur. Programda Türkiye'deki sığınmacılar ve vatandaşlık alan yabancıların seçimlere etkisi konuşuldu.
İçişleri Bakanlığı'nın yayınladığı son verilere göre Suriye uyruklu 237 bin, Çin uyruklu 12 bin, Hakas Türk'ü 117 bin, Afganistan uyruklu 47 bin ve toplam 413 bin 548 kişiye Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verildi.
İçişleri Bakanlığı'nın açıkladığı verilerin güvenilir olmadığını ifade eden Mithat Baydur, 'Türkiye'deki sığınmacı sayısına ilişkin herkes başka bir rakam söylüyor. Tüm söylenenlerin ortalamasını alsak bile Türkiye'de en az 7-8 milyon sığınmacı var. Böyle baktığımda vatandaşlık alanların sayısına ilişkin açıklama çok inandırıcı gelmiyor. Yeni 400 bin dolara çıktı ama 250 bin dolara vatandaşlık satılıyordu. Vatandaş olan kişi burada yaşamıyor, yazdan yaza gidip geliyor, belki Katar'da ya da Suudi Arabistan'da... Bu vatandaşların oy kullandığını da biliyoruz, sayılarının seçimlerde Millet İttifakı ve cumhur İttifakı arasında oluşan farka dayandığını tespit etmek de zor değil. Sonradan vatandaşlık alanların Türkiye'nin kaderine hükmettiğini söyleyebiliriz' ifadelerini kullandı.
İktidarın sığınmacı politikasını eleştiren Baydur, 'Gidişat oldukça ürkütücü. Merkez Bankası'na, TÜİK'e, İçişleri Bakanlığı verilerine güvenemiyorsunuz ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kontrolünde olan bu kurumlara güven bağınız azalıyor. Türkiye'nin sosyal dokusu, kültürel iklimi değişiyor. Türkiye'nin huzuru bozuluyor. Mevcut iktidarın sığınmacıları göndermeye yönelik bir girişimi olmadığı ortada. Sığınmacıları göndermiyorsa Türk halkına karşı bir intikam mı alıyor? Türkiye'nin dokusunu bozmak mı istiyor? Bu iktidarın Suriye'ye yönelik politikalarında bir sünnileşme ve ümmet toplumu yaratma kaygısı varsa sığınmacıları göndermek istememesinde böyle bir niyet görülebilir' dedi.
Mithat Baydur sözlerini şu ifadelerle sonlandırdı:
'Dünyaya baktığımızda sığınmacı veya göçmenlerin ülkenin nüfusuna oranı yüzde 2-3'tür. Bu yüzde 15 civarlarına geliyorsa sorun var demektir. İnsan hakları, demokrasi dersi veren Batı, botları kurşunlayıp ölümlere sebep oluyor. 'Ben belli bir sayıda alırım ve doktor, mühendis vs varsa onları alırım' diyor. Türkiye'den Almanya'ya işçi göçü sırasında insanları çırılçıplak soyup muayene eden zihniyet hortlamış oldu. Geri Kabul Anlaşması ile tek bir mermi atmadan Türkiye'nin beşeri sermayesini mahvediyor. Türkiye'nin bozulan dokusu, yükselen enflasyonu sebebiyle buraların yaşanılmaz olduğunu düşünen Türkiye'nin doktorları, mühendisi, yazılımcısı bütün yetişmiş ara elemanlar göç ediyor. Üç sene içerisinde sadece İngiltere'ye gidenlerin sayısı 243 bin civarında. Türkiye beşeri sermayesini kaybediyor. Bu insanların yetişmesi için bizler vergi verdik. Önlem alamazsak kendi ülkemizde yabancı gibi yaşamaya mahkum olacağız.'