Bursa’nın Karacabey ilçesine bağlı Hürriyet köyünde Büyükşehir Yasası ile Karacabey Belediyesi tarafından tapulu arazilerine el konulmasına karşı mücadele veren köylüleri ziyaret ederek destek veren CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk, “2014’teki yasayla ‘Büyükşehir Yasası’yla mülkiyeti belediyede olabilir ancak kullanımı sizde olacak’ denen bu arazilerin de bugün Karacabey Belediyesi tarafından bir kupon arazi değerine ulaştığı için satıldığını görüyoruz” dedi. Hürriyet Köyü Gençlik ve Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Bayram Efe ise AKP Bursa milletvekillerine, “Cumhurbaşkanımıza kadar gittim. Cumhurbaşkanı ‘çözün’ dedi. Sizler hiçbir şey yapmadınız, hiçbir adım atmadınız. Köyümüzü ziyaret etmeyi bir kenara bırakın, bizlere randevu vermekten kaçtınız. Bir köyün sorununu çözemezken, nasıl olur da bizim oylarımıza talip olabiliyorsunuz” sözleriyle tepki gösterdi.
Bursa’nın Karacabey ilçesine bağlı Hürriyet köyünde Büyükşehir Yasası ile Karacabey Belediyesi tarafından tapulu arazilerine el konulmasına karşı köylülerin mücadelesi sürüyor. CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk bugün Hürriyet köyünde arazileri el konulan vatandaşları ziyaret ederek destek verdi. Hürriyet köylülerin atalarından, dedelerinden kalan ve kendi paralarıyla aldığı arazilerin nasıl bugün kupon arazi olduğu için geri verilmediğini ve geriye alma mücadelesinin ne kadar zor olduğunu söyleyen Öztürk, şöyle konuştu:
“Tabii ben bir Balkan göçmeni, bir Bulgaristan göçmeni olarak onların hikayelerini ve dedelerinin ve babalarının hikayelerini biliyorum. Onların buralardan çok daha fazla malı mülkü geride bırakarak Türk ve Müslüman gibi yaşamak için ana vatana iki valizle koşarak geldiklerini biliyorum. Ama oradaki kültürleri gereği hep birlikten kuvvet doğar diyerek 201 kişinin birlikte kurduğu, birlikte satın aldığı ve birlikte üreterek Hürriyet köyü bir değer haline getirdiklerini de görüyorum. Ancak 2014’teki yasayla ‘Büyükşehir Yasası’yla mülkiyeti belediyede olabilir ancak kullanımı sizde olacak’ denen bu arazilerin de bugün Karacabey Belediyesi tarafından bir kupon arazi değerine ulaştığı için satıldığını görüyoruz.
Bugün aslında iktidarın ana yol haritasında neyi satabiliriz, ne satılık, aslında ülkede değeri biçilen her şey satılık. Bugün dairenin yanında eşantiyon Türkiye vatandaşlığı satılık. Bugün Cumhuriyet’in Lozan'da tarla toprak satmasını yasakladığı yasaları değiştirerek tarlalarımız topraklarımızla yabancılara satılık. Dolayısıyla nereden ne kazanabiliriz derdinde bir kötü yönetim, bir iktidar var. Türkiye'de her şey satılık. Bunu şöyle anlatıyoruz, aslında Türkiye'de her şey var. Bugün Türkiye'nin kötü yönetildiğini hepimiz görüyoruz. Çünkü herkesin cebinden alınan, emeklinin, asgari ücretlinin cebinden alınanlarla fuzuli ve fazla harcamaların ödenmesine millet zorlanıyor. Bu ülke dünyanın en güzel ülkesi. Coğrafi olarak da dünyanın en güzel ülkesiyiz. Bir Afrika ülkesi değiliz. Buralarda doğan medeniyetler, dünya imparatorlukları, herkesin gözünün burada olması, buranın hem kıymetli olduğunu, hem tarihsel, hem doğa, hem coğrafi anlamda çok değerli olduğunu bize gösteriyor. Yani aslında babadan, atadan varlıklıyız. Lakin bunlardan dolayı fakirliğimiz değil, kötü yönetimden dolayı bir fakirliğimiz var. Şöyle anlatayım, bir aile olarak 200 bin lira geliriniz var. Ama 400 bin lira harcıyorsunuz. 200 bin lira da kazansanız mutlu olamazsınız.
Biz muhacirler hesabı, kitabı iyi biliriz. Ayağımızı her zaman yorganımıza göre uzatırız. Ama işin işten değil, aştan ve harcamaktan arttığını da biliriz. Bugünlere de böyle geldiğimizi iyi biliriz. Dolayısıyla bugün iktidar milletin üzerine mültecilerin ve Saray’ın yükünü, israfı yükledi. Kamu ortak iş birliğiyle haddinden fazla yandaşına, Beşli Çetesi’ne yaptırdıklarıyla milletin sırtına, bütçenin sırtına çok ağır yükler yükledi. Vatandaş bunu kaldıramıyor. Ne lazım, satılacak mal lazım. Bu yasayla da sizlerin, bütün köylerin ortak malları aslında bir nevi belediyenin ve kamunun malları oldu. Kıymetli olanların satılabilmesi gündeme geldi. Belki bunlar toplanıp bu belediyelerden bir vakfa da aktarılıp bu sefer de Cumhurbaşkanlığı'nın bir kararıyla da satılık hale gelebilir. Şu anda Hürriyet Köyün en önemli sorunu kupon arazi olması. TEKNOSAB'ın yanında, kıymeti çok değerli olmasından dolayı da köyün işi Saray’ın işine bile döndü. Biz buradan sesleniyoruz, biz helali haramı biliriz.
Hürriyet Köyü Gençlik ve Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Bayram Efe ise şöyle konuştu:
“Biz Bursa Karacabey Hürriyet köylüleri olarak yine bugün bu Ramazan gününde bir aradayız. Hep beraber sesimizi duyurmak istiyoruz. Bizler terk edildik. Bizler iktidar tarafından hakir görüldük. Bizler temsil edilmedik. Halbuki biz onları Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gönderirken bizleri temsil etsinler diye oy verdik. Oralara o koltukları oturtturduk ve maalesef hiçbirisi gelip Hürriyet köyünü iki yıldır hiç ziyaret etmedi. Cumhuriyet Halk Partili hem ilçe hem il hem belediye başkan adaylarımız hem de milletvekillerimiz bizi hiç yalnız bırakmadılar. Aynı zamanda bazı yayın kuruluşları var ki isimleri bende saklı söylemiyorum. Ama onlar kendilerini çok iyi biliyorlar. Hakkımızda yalan haberler çıkarttılar. Bu onlara yakışıyor mu? İnançlarına yakışıyor mu? Peki bu yandaş medya dedikleri, hani öyle deyince kızıyorlar ya, yandaş değiliz diyorlar ya, bu yandaş medya neden haklının yanında değil? Neden Hürriyet köylüsünün yanında değil? Neden hep iktidarın yanında? Para olan yerde misiniz? Ne menfaatiniz, var onlardan farkınız ne?
Ben buradan AK Partili milletvekillerime sesleniyorum. 11 milletvekilisiniz ve iktidarsınız ama bu işi çözebilecek dirayetiniz ve inancınız yok, kararlı değilsiniz. Yalan konuşuyorsunuz bana. Ben köyümü temsil etmek için sizleri defalarca aradım. Bakanlarımla görüştüm. Cumhurbaşkanımıza kadar gittim. Cumhurbaşkanı ‘çözün’ dedi. Sizler hiçbir şey yapmadınız, hiçbir adım atmadınız. Köyümüzü ziyaret etmeyi bir kenara bırakın, bizlere randevu vermekten kaçtınız. Sayın Efkan Ala, kaç kere ben sizden randevu istedim, vermediniz. Hani Meclis’te ağladınız bizim Hürriyet köyü kadınlarımıza, insanımızla dertleştiğinizi söylediniz. Hakan Çavuşoğlu hani gözlerin doldu, Meclis’te ağırladın bizi. Ben azat edildim, milletvekili değilim diyorsun. Peki sen milletvekili değilsin, yarım kalmış olan bu davayı kim yürütecek? Kime teslim ettin Hürriyet Köyü'nü? Sayın Vildan Yılmaz Gürel, konuyu bilmiyorum dedin Cumhurbaşkanı'nın huzurunda. Türkiye Cumhuriyeti halkının önünde, o medyanın önünde dedin ki 'ben bu konuyu bilmiyorum'. Biliyorsun da ne yaptın? Bildin de ne yaptın? Azat edildim, milletvekili değilim diyorsun. Diyorsun ki bunu sayın Efkan Ala çözer. Ben Efkan Ala'ya ulaşamıyorum. Cep telefonu var, iki tane danışmanı var, Meclis’te telefonu var. Sürekli arıyorum, konuşuyorum, ‘Tamam, randevu vereceğiz’ diyorlar. İki yıl geçti aradan. Peki Sayın Mustafa Varank hani Karadeniz evladıydın da Bursalı oldun ya, sen bir kere olsun Hürriyet köyünü dinledin mi? Bir köy meselesi bir Türkiye Cumhuriyeti meselesi olabilir mi? Bir köyün meselesi Cumhurbaşkanına gider mi? Bir köyün sorununu çözemezken, nasıl olur da bizim oylarımıza talip olabiliyosunuz? Bu hak mıdır? Ne pahasına olursa olsun, hayatımıza da mal olsa, bize baskı da yapsanız, tehdit de etseniz biz bunlara boyun eğmeyeceğiz. Siz bizi yalnız bırakmakla korkutuyorsunuz. Bize diyorsunuz ki muhalefetsiniz. Asıl muhalefet sizsiniz. Halka muhalefetsiniz, hakka muhalefetsiniz, hakkımıza muhalefetsiniz.”