EY CEO Görünümü 2024 Araştırması yayımlandı
EY’ın CEO Görünümü 2024 Araştırması’na göre; her üç CEO'dan ikisi zorlu ekonomik ortama rağmen gelir ve kâr büyümesi konusunda iyimser. Teknoloji, veri ve siber güvenlik yatırımları CEO'ların önümüzdeki yıl gündeminde yer alıyor. Sürdürülebilirlik konuları ise uzun vadeli kurumsal karar alma süreçlerinde köklü bir yer ediniyor.
Uluslararası danışmanlık, denetim ve vergi hizmetleri şirketi EY (Ernst&Young), CEO Görünümü 2024 Araştırma’nın sonuçlarını açıkladı. Dünya çapında 21 ülkeden 1.200 CEO ve 300 kurumsal yatırımcının katılımı ile hazırlanan rapor, hızla değişen küresel ekonomik ortamda yönetim kurulu gündemi öncelikleri hakkında önemli veriler sunuyor.
Rapora göre; CEO'lar yakın gelecekteki beklentileri ve gelecekteki büyüme yatırımları için sermaye yaratmak üzere adım atmaya geçtiğimiz yıla göre daha istekli, ancak zorlu piyasa koşullarında kısa vadeli getirilere odaklanmaya devam ediliyor. CEO'ların yüzde 60'ı şirketlerinin gelir artışı konusunda daha iyimser olduklarını söylerken, %65'i de işletmelerinin kârlılığı konusunda daha olumlu düşünüyor.
Teknoloji ve yapay zekâ en önemli stratejik öncelikler arasında
Büyüme ve verimliliği artırmak için yapay zekâ (AI) da dahil olmak üzere teknolojiye yatırım yapmak, CEO'ların neredeyse yarısı (%47) için önümüzdeki yıl boyunca en önemli öncelik olarak görülüyor. Veri yönetimi ve siber güvenliğin geliştirilmesi (%45) ve işlerinin her alanında uçtan uca maliyetlerin yönetilmesi (%38) de şirketler için önemli stratejik öncelikler olmaya devam ediyor.
CEO'lar ve yatırımcılar önümüzdeki 1 yıl içinde sürdürülebilirliğe odaklanma konusunda ayrışıyor
Araştırmaya katılan CEO'ların yarısından fazlası (%54) net sıfıra ulaşmak için sürdürülebilirlik konularına 1 yıl öncesine göre daha fazla önem veriyor. Yatırımcılar ise çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim (ESG) konularına daha az odaklanıyor. Kurumsal yatırımcıların üçte birinden fazlası (%35) sürdürülebilirliğin yatırım portföyleri için 1 yıl öncesine göre daha düşük bir öncelik olduğunu söylüyor.
CEO'lar birleşme ve satın almalara daha olumlu yaklaşıyor
CEO'lar, birleşme ve satın almalara kısa vadeli önceliklerini çözmek için büyük ölçüde teknoloji, yeni üretim yetenekleri veya yenilikçi girişimler elde etme arzusuyla sıcak bakıyor. CEO'lar ve kurumsal yatırımcılar, 2023'teki durgun işlem ortamına kıyasla birleşme ve satın almalar (M&A) için olumlu bir bakış açısına sahip. CEO’ların çoğu önümüzdeki 1 yıl içinde yapılacak işlemler ve stratejik ortaklıklar ile M&A gibi işlem fırsatlarını takip etmek istiyor.
Araştırmada, satın alma işlemleri için en önemli stratejik itici gücün ne olduğu sorulduğunda ise teknoloji, yeni üretim kabiliyetleri veya yenilikçi girişimler edinmek (%40), pazar payını büyütmek (%33) ve yeni coğrafyalara erişmek (%32) ilk üç itici güç olarak öne çıkıyor.
EY Türkiye Strateji ve Kurumsal Finansman Bölüm Başkanı Özge Gürsoy Büyükavşar raporla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi:
“CEO'ların iş görünümleri konusunda daha olumlu olduklarını ve çoğunluğun uzun vadeli hedeflerini hızlandırmaya veya gerçekleştirmeye kararlı olduklarını görmek güven verici. CEO'lar kısa vadeli baskılara karşı savunmacı önlemler almayı; uzun vadeli zorunluluklarla dengeliyor.
Genel birleşme ve satın alma (M&A) piyasasında baktığımızda ise hala önemli zayıflık alanları bulunsa da bu raporda görüyoruz ki yöneticiler, Ocak ayındaki CEO anketinden bu yana hem satın alma hem de satış konusunda daha istekli. CEO'ların en önemli birleşme ve satın alma önceliğini genel stratejileriyle uyumlu olarak, rakiplerin önüne geçmek için gereken yenilikçi teknoloji; yeni ürün modellerine erişmek ve bu yönde yenilikçi girişimleri satın almak. Öte yandan; birleşme ve satın almalar, CEO'ların ve kurumsal yatırımcıların uzun vadeli sürdürülebilir değer yaratılması birlikte daha iyi çalışabilecekleri önemli bir alan.
Kısa vadeli öncelikler ile uzun vadeli hedefleri dengelemek için şirketlerin “birlikten kuvvet doğar” söylemini dikkate alarak özellikle zorlu pazarlarda birlikte çalışması, yatırımcılardan ve hükümetlerden gerekli finansmana ve teşviklere erişebilmeleri açısından önemli. Böylece daha sürdürülebilir faaliyetlere geçişlerini hızlandırabilirler.”