9006,55%0,68
34,26% 0,00
37,26% 0,15
3067,19% -0,11
5014,38% 0,00
Usta isimlere ev sahipliği yapan Uluslararası 10. Sarıyer Edebiyat Günleri bütün coşkusuyla devam ediyor.
Etkinliğin dördüncü gününde gazeteciler; Emre Kongar, Zülal Kalkandelen, Celal Binzet, yazarlar; Ahmet Ümit, İnci Aral, Işık Öğütçü Kireçburnu Haydar Aliyev Parkı’nda sevenleriyle buluştu.
Uluslararası 10. Sarıyer Edebiyat Günleri söyleşiler, imza günleri ve masal çadırıyla devam ediyor. Etkinliğin dördüncü günü gazeteciler; Emre Kongar, Zülal Kalkandelen ve Abidin Celal Binzet Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç’in moderatörlüğü üstlendiği “ Cumhuriyet’in 100’ünde tarih, sanat, edebiyat” söyleşisiyle, konuklarla buluştu. Ardından yazar Ahmet Ümit, “ Bir Aşk Masalı” söyleşisiyle Edebiyat Günleri sahnesine konuk oldu. Masal anlatıcıları; Leyla Takak, Handan Belivermiş ve Gülşah Özdemir Koryürek’in konuk olduğu Masal Çadırı’nda çocuklar masalların dünyasında büyülü bir yolculuğa çıktı. Usta yazarlar ise imza günlerinde okurlarıyla buluştu. Programa; Hollanda Başkonsolosluğu Kültür Ataşesi David Naves ve eşi ile mikrokredi stantlarını gezerek Başlayan Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, Naves’e SAGEM öğrencilerinin yaptığı bir resmi hediye etti.
İlk olarak söz alan Abidin Celal Binzet, “Atatürk’ün kültür sanata çok bağlı olması en büyük farkıdır. Bu konudaki tabuları yıkmıştır. Atatürk’ün 22 Ocak 1923’de, ‘ Bir millettir ki resim yapmaz, bir millettir ki heykel yapmaz ise o milletin uygarlık yolunda ilerlemeye hakkı yoktur’ anlamında yaptığı konuşma bu işin ateşleyicisi olmuştur. Atatürk, iç ve dış düşmanların çok yoğun saldırıları karşısında düşüncelerinden ödün vermeden Türkiye Cumhuriyeti’nin kültür boyutunu inşa ediyor. Özellikle okuma- yazmanın az olduğu bir toplumda görsel sanatlar aracılığıyla cumhuriyetin çağdaşlaşma, demokratikleşme hareketinin temel öğeleri kitlelerle buluşturmaya çalışılıyor. Devlet sanatı ve sanatçıyı koruyan bir anlayışla cumhuriyetin kültürel yönünü kökleştirmeye çalışıyor. Atatürk’ün yurt gezileri adlı bir projesi vardı. Kendisi göremedi ama devlet her ile on sanatçı gönderdi. Anadolu insanı o güne kadar sanat adına hiçbir şeyle karşılaşmamış. Ne iyi ki yurt gezileri olmuş da Türk sanatı belli bir aşamaya gelmiş. Sanat her dönemde zorluklar yaşamıştır. Çünkü sanatçı daima kendisine verilen kalıpların dışında başka çözüm yolu arar. Sanatın temeli budur. Sanat yerleşik yargılar yerine başka çözüm yolları önerir. Toplumun daha iyi yaşaması yolunda, daha iyi, daha özgür yaşaması, daha çağdaş olması yönünde çözüm yolları arar. Sanatın en büyük özelliği budur. Bu nedenle özellikle yerleşik toplumlarda, dogmatik düşüncenin egemen olduğu toplumlarda sanatçının işi daima zordur” diye konuştu.
Yazar Emre Kongar, “İki genel gözlem anlatayım. Birincisi 100. yılda bu korku, bu ilgisizlik, bu çekingenlik nedir? Toplumda müthiş bir korku ve çekingenlik var. Bu nedir biliyor musunuz, iktidar artı emperyalizm. 21 yıllık iktidarın yaptığı, bütün gücüyle yasama ve yürütmeyle birlikte yargıyı da ele alarak, emperyalizmin kültürel ve ekonomik etkileriyle birlikte cumhuriyetin altını oymak, Atatürk’ün altını oymak. Demokrasiyle taçlandırılmış cumhuriyetin altını oyma çabaları. Atatürk bu cumhuriyeti 15 yılda kurdu, 21 yıldır yıkamıyorlar. Ama uğraşıyorlar. İkinci olarak Atatürk’ün yaptığı devrimin teşhisini iyi koymak lazım. Neydi bu devrim. Aynen insan gibi toplumlar da baktığımız zaman görülen gelişme aşamalarına sahiptir. Toplayıcı-avcı, tarım, endüstri ve bilişim. Atatürk’ün yaptığı devrim, tarımda kaldığı için yıkılıp işgal edilen topraklarda endüstri devriminin getirdiği ulus devleri, çağdaş devleti, demokratik, laik hukuk devletini korumaktır. Burada Atatürk, din-tarım toplumu üstüne endüstri toplumunun ulus devletini, çağdaş devletini, demokratik, laik, sosyal hukuk devletini kurmak istediği için insanlık gelişmesine uygun ama Osmanlı’nın kalıntılarına uygun olmayan bir devrim yapıyor. Büyüklüğü ve dehası orada” dedi.
Gazeteci Zülâl Kalkandelen ise, “Mustafa Kemal Atatürk o devrimi yaparken öylesine yalnız ki onu derinden hissediyorsunuz. Kurtuluş Savaşı’nı mücadele arkadaşlarıyla yapıyorlar ama daha ilk mecliste birinci grup, ikinci grup ortaya çıkıyor. İkinci grup Atatürk’ün önderliğine, saltanatın ve halifeliğin kaldırılmasına karşılar. Ama Atatürk tüm kararlarını aynı kararlılıkla alıyor. O devrimi yapıp bırakmıyor. Korumaya devam ediyor. Atatürk’ün vefatından sonra devrimlerine sahip çıkıldığını düşünmüyorum. Sürekli ödün veriliyor. Bence çok endişe duymalıyız. Çünkü 21 yıllık Siyasal İslam’ın yükselişinden sonra ne yazık ki muhalefetin de yeterince cumhuriyetin ilkelerine sahip çıkmaması neticesinde biz bugün bu noktadayız. Atatürk’ün ilkelerinin sahipsiz kalması cumhuriyetimizin 100. yılında hepimizin utancı olmalı. Anayasa her gün ihlal ediliyor. Anayasaya aykırı yasalar geçiyor meclisten ses yok. Bunları söylemek zorundayız. Hepimiz bu cumhuriyetin ve devrimlerinin sahibi olmalıyız. Çocuklarımıza nasıl bir ülke bırakmak istiyoruz diye kendimize sormalıyız” diye konuştu.
Etkinlikte; İnci Aral, Ahmet ümit, Atilla Dorsay, Emre Kongar, Zülal Kalkandelen, A. Celal Binzet, Işık Öğütçü, Erol Mültercimler, Kemal Varol, Pelin Batu, Akın Birdal, Nazım Alpman, Beyza Aksoy, Faruk Duman, Halil Genç, Zeynep Uras, İhsan Eliaçık, Sevtap Çapan, Rıza Zelyut, Murat Menteş, Cemil Kılıç, Leman Dorsay, Esra Kahya ve pek çok Sarıyerli yazar imza stantlarında okurlarıyla buluştu.