Asrın en sıcak kışlarından birini geride bırakmaya hazırlandığımız bugünlerde, değişen mevsime bağlı olarak salgın hastalıklarda da artış yaşanıyor. Havaların sıcaklık dengesinin bozulmasıyla başta solunum yolu hastalıkları olmak üzere pek çok hastalıkta artış görülüyor ve vücut direnci düşerek, bulaşıcı hastalıklar (özellikle solunum yolu hastalıkları) daha sık görülüyor.
Değişken hava sıcaklıkları, rüzgâr, sis gibi unsurlar insanların kapalı ortamlarda daha fazla vakit geçirmesini sağlıyor ve bulaş oranını artırıyor. Havaların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi, bir gün güneşli bir gün yağmurlu olması gibi durumlar, kişilerin önlem almasını zorlaştırarak üşütmeye bağlı enfeksiyonların görülmesine neden oluyor. Yani sabah evden çıkarken “hava güneşli” diye giydiğimiz gömlek öğleden sonra bizi üşütebiliyor “Aman hasta olmayalım” diye giydiğimiz mont, kabanla da hava yeniden açınca terleyebiliyoruz. Hal böyle olunca da yaşanan ani ısı değişiklikleri hastalıklara davetiye çıkarıyor.
Mevsimsel sıcaklıkların ortalamanın üzerinden seyrettiği bir kış mevsiminden bahar aylarına yaklaşmamızla vücudun ısı düzenleme mekanizmaları hazırlıksız yakalanıyor ve vücut direncini düşürüyor. Bunun sonucunda da mevsim geçişlerinden oldukça etkilenen bağışıklık sistemimiz, enfeksiyon ve hastalıklara açık hale geliyor. Herkeste genetik yapı, genel vücut yapısı gibi birçok farklı nedenlerden dolayı değişiklik gösteren bağışıklık sistemini güçlendirerek, hastalıkların önüne geçmek mümkün. Bağışıklık sistemini güçlendirmek için günlük yaşamda küçük değişiklikler yapılabilir ve besleyici yiyecekler tüketerek, sağlıklı yaşam tarzı seçimleri yaparak, yeterince uyuyarak ve egzersiz yaparak yaşam kalitesi artırılabilir. Ancak tüm bu uyarıları dikkate aldığınız halde mevsim geçişlerinde hastalıklardan korunamıyorsanız vitamin takviyeleri ile bağışıklık sisteminizi güçlendirebilirsiniz.
Mevsim geçişlerinde yaşanan ve bazı durumlarda ağır seyredebilen hastalıkların önüne geçmek için güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmamız gerektiğini belirten Infinity Regenerative Clinic Medikal Direktörü Uzm.Dr. Yıldıray Tanrıver “Mevsim geçişlerinde güçlü bağışıklık sistemi hastalıklara karşı en büyük silahımız. Bağışıklık sistemini güçlü tutmak için bazı uygulamalara başvurabilir vücudumuzun ihtiyaç duyduğu direnci sağlayabiliriz. Bu uygulamalardan en önemlilerinden biri olan IV Terapi ile kişinin ihtiyacına göre takviyeler planlanıyor ve damar yoluyla vücuda verildiğinden etkili sonuçlar elde edebiliyoruz. Kilolarca portakal yeseniz de “meyve sebze ağırlıklı besleniyorum” deseniz de eğer bağırsak sisteminiz sağlıklı değilse vücudunuz besinlerden yeterli oranda vitamin ve mineralleri alamıyor. Bu nedenle damar yoluyla verilen takviyeler sindirim sistemi üzerinden alınan takviyelere oranla daha etkili. IV terapi ile kişinin hangi vitamin ve minerale ihtiyacı var ise (glutatyon, C vitamini, B vitamin kompleksi (B1, B2, B3, B5, B6), çinko, alfa lipoik asit, selenyum, E vitamini, amino asit, kalsiyum, koenzim Q10, folik asit, magnezyum) ona uygun protokoller uygulanabiliyor.’’ dedi.
IV Terapi ile yaş aldıkça vücutta azalan NAD koenziminin de alınabileceğini söyleyen Uzm.Dr. Tanrıver NAD+ yaşlanma karşıtı olarak bilinen, insan vücudundaki hücrelerin enerji seviyesini yükselten ve vücut direncini artıran bir koenzimdir. IV Terapi ile NAD+ da alabilir, kisiye özel protokoller oluşturularak yapılma sıklığı ve dozları belirlenir. Böylece genel yaşam kalitesini, fiziksel aktiviteyi, bilişsel işlevi, hücre onarımını ve yenilenmesini iyileştirirken yaşa bağlı çeşitli hastalıkları önleme gibi faydalarından da yararlanılabilir.” dedi
Özetle IV terapi ile vücudunuzdaki toksinleri atabilir, enerji seviyenizi artırmanızı ve yorgunluğunuzun azalmasını sağlayabilirsiniz. Çocuklar ve hamileler dışında kadın ve erkek herkese uygulanabilen bu tedavi için kişiye özel ve gereksinimlere yönelik planlanabilir. Vücut direncini yükseltmek isteyen kişilere önemli bir destek sağlayan IV Terapi ile sağlıklı bir yaşam için genel sağlığınızı korumaya yönelik önemli bir adım atılabiliyor.
