9724,5%-0,42
35,19% 0,30
36,73% 0,92
2968,28% 1,32
4806,92% 0,71
Aspirin tıp dünyasının en önemli ilaç buluşlarından biridir. Tıpkı penisilinin icadı ile enfeksiyonların tedavi edilmesi, morfinin icadı ile ağrının kesilmesi, eterin bulunması ile anestezi uygulanması gibi aspirinin bulunmasıyla da ate
Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ebru Özenç konu hakkında bilgiler verdi.
Yıllar önce 40 yaş üstü her doktora gelen sağlıklı hastaya ‘’kalbi korusun’’ diye bebe aspirini başlanırdı. Uzun yıllar bu yaklaşım devam etti. Son yıllarda ise tıp camiasında bu konuda fayda/zarar dengesine dönük tartışmalar başladı. Tartışılan nokta bir kalp hastasının aspirin kullanması değildir. Kalp damarları sağlıklı olan bir bireyde ileride oluşabilecek kalp krizi riskine karşı aspirin kullanmanın gerçekten koruyucu etkileri var mıdır, yoksa oluşabilecek ciddi kanama riskini de hesaba katarak hasta seçimi konusunda daha mı dikkatli olmalıyız?
Aspirin tıp dünyasının en önemli ilaç buluşlarından biridir. Tıpkı penisilinin icadı ile enfeksiyonların tedavi edilmesi, morfinin icadı ile ağrının kesilmesi, eterin bulunması ile anestezi uygulanması gibi aspirinin bulunmasıyla da ateş düşürmede dönüm noktası olmuştur. Ancak aspirin sadece ağrı kesme ve ateş düşürmeden çok daha fazla özelliklere sahiptir. 1950’lerde aspirin alan kişilerde kalp krizi ve felç olaylarının daha az gözlenmesiyle bu konudaki araştırmalar bir anda yön değiştirdi. Hatta aspirinin bu özelliğinin keşfi Nobel ödülü kazandırdı.
Kalbin korunmasında iki çeşit yol bulunmaktadır. Birincil koruma dediğimiz henüz kalp damar hastalığının gelişmediği dönemdeki korunmadır. İkincil korunma ise kalp damar hastalığı geliştikten sonraki yeni olay gelişmesini engelleme adına olan tedavidir. Aspirinin tartışmasız fayda sağladığı korunma ikincil korunmadır; örneğin kalp krizi geçiren bir hastanın kanı sulandırmada düşük doz aspirin kullanmasının faydasının tereddüt yaratan bir tarafı yoktur. Ancak tamamen sağlıklı diyebileceğimiz bir kişide ‘’kalbi korusun’’ diye rutin aspirin kullanması son yıllarda tartışılmaktadır. Bu tartışmanın sebebi aspirinin mide kanaması veya beyin kanaması gibi ölümcül sonuçlanabilen tehlikeli tablolara da sebep olabilmesidir.
Hangi hastalara ‘’kalbi korumak’’ için aspirin başlanabilir?
Madem her sağlıklı kişinin rutin aspirin kullanmasıyla ilgili henüz net bir öneri yok o zaman neye göre hasta seçimine karar vermeliyiz? Bu konuda son yıllarda elimizi kuvvetlendiren bir takım değerli tetkikler bulunmaktadır. Örneğin kalsiyum skorlaması dediğimiz bir tomografik tetkikte kalp damarlarında kireçlenme tespit edilmişse veya ulltrason ile beyne giden boyun damarlarında kireçlenmeler varsa aspirin kullanımı oldukça doğru bir yaklaşım olur. Tabii burada önemli olan nokta hastanın kanama riskinin de eş zamanlı değerlendirilmesidir. Midede gastrit ve ülser olan hastalarda dikkatli yaklaşmak gereklidir.
65 yaş üstünde aspirin kullanmak faydalı mıdır?
Hipertansiyonu, şeker hastalığı veya kolesterol yüksekliği olan ancak bilinen damar hastalığı olmayan 65 yaş üstü kişilerde aspirinin kalbi koruduğuna dair daha fazla veri bulunmaktadır. Bu nedenle böyle ek hastalıkları olan kişilere kullanmakta oldukları tedavilere ek olarak aspirin başlanması ek fayda sağlayabilir. Genç kişilerin ise sağlıklı beslenmesi, spor yapması ve sigara içmemesi sadece aspirin kullanarak kalbe fayda beklemelerinden çok daha değerlidir!