Cumhuriyet Türkiyesi'nin ilk yıllarında kısıtlı ekonomik şartlarda inşa edilen dev tesisler özelleştirme adı altında yandaş şirketlere, araplara peşkeş çekilirken, Atatürk, İnönü isimlerini taşıyan stadyumlar yıkılarak yerlerine şehir parkları ve camiler inşa edildi. Hızını alamayan AKP iktidarı, hasta garantili şehir hastanelerini gerekçe göstererek, kentlerin merkezlerinde yer alan genç Türkiye'nin hastanelerini birer birer yıkmaya devam ediyor.
Ankara’da Bilkent Şehir Hastanesi’nin açılmasının ardından Ankara’daki köklü yedi hastanenin yıkılması gündeme geldi. Yedi hastaneden biri olan Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi için 6 Şubat depremlerinin ardından “depreme dayanıksız” olduğu gerekçesiyle yıkım kararı çıktı. Hastanemi Açın Platformu, başvurularına karşın “depreme dayanıklılık” raporuna ulaşamadı.
Ankara’da Bilkent Şehir Hastanesi’nin açılmasının ardından kapatılması gündeme gelen ancak kamuoyu tepkisi nedeniyle kapatılmayıp atıl halde bırakılan Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi için yıkım kararı çıktı. Yerine yapılacak hastanenin yapımı için 2 milyar 400 milyon liralık sözleşme imzalandı.
Ankara Tabip Odası (ATO) Başkanı Muharrem Baytemür, “İhaleler önce hastane ihalesi denilip başka şeylere dönüştürülebiliyor. Sürecin takipçisi olacağız” dedi.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Ankara Şube Başkanı Kubilay Yalçınkaya ise “Deprem bölgesinde kamu binaları inşa edilmezken hizmet veren hastanelerimizi yenileme telaşı neden? Deprem, rantın ve talanın perdesi kılındı. Yeni hastanenin bitmesi en iyi ihtimalle beş yıl sürecek. Bu da sağlık hizmetlerine erişimde daha da sıkıntı yaratacaktır” diye konuştu.
