Magcan Cumabayoğlu ( Magcan Cumabayev ) Kimdir?

Mağcan Cumabayoğlu, Türk dünyasının ortak dili ve gür sesidir. Türk milli şairi, Kazak halkının Türk dünyasına armağanıdır

25 Eylül 2013 Çarşamba 20:28
Magcan Cumabayoğlu ( Magcan Cumabayev ) Kimdir?






Mağcan Cumabayoğlu (Magcan Cumabayev). Türk Kurtuluş savaşının en kanlı günlerinde, doğuda, çok uzaklarda, kandaşları için Türkistan halkını yazdığı şiirleriyle harekete geçiren ünlü Kazak Milli Şairidir. Özgürlük aşığı Türk Dünyası'nün büyük şairi Mağcan Cumabayoğlu 1893 yılında Kuzey Kazakistan'da doğdu. Babası Ceken Bey, oğlunun molla olması için medrese eğitimi görmesini isterken o Çala Kazak Medresesi'ne kaydını yaptırır. Bu medrese Çağatay Türkçesi'yle eğitim veren son Türkistan okullarından biridir aynı zamanda. Burada Çağatay Türkçesi'ni öğrenir. Arapça ve Farsçayı da yine bu medresede öğrenir. Ufa'daki Galiya Medresesi'ne 14 yaşında başlar. Bu medresede Rus Dili ve Edebiyatı eğitimi alır. İlk şiir kitabı Kazan'da yayınlanır. Tarihler 1913 yılını gösterdiğinde Mağcan Kazan'da Tatar ve diğer Türk illerinden gelen gençlerin ilham aldığı fikir adamı haline gelmeye başlar. 1923-26 yılları arasında Moskova'da Edebiyat Enstitüsü'ne kaydını yaptırır. Enstitü'deki akademisyenler daha sonra kaleme aldıkları yazılarında Cumabayoğlu'nu "Kazakların Puşkini" olarak görselerde, o artık Türk Dünyasının ortak sesi, milli şairi olmuştur. Kazak tarihinde önemli yer tutan Alaş Orda hareketinin içinde yer alır. İlk Kazak Milli hükümetinin kuruluşuna destek vermiştir. 13 Aralık 1917 tarihinde Kazak halkı için bir dönüm noktasıdır ve Mağcan Cumabayoğlu bu günü şu mısralarla anlatır...

Ne korsem de Alaş üçin korgenim
Magan atak ultım uşın olgenim

ANADOLU TÜRKÇESİYLE
Ne görsem de Alaş için görürüm
 Bana armağandır yüce halkım için ölürüm

1922 yılında Hazer Törekuloğlu'nun çağrısı üzerine Taşkent'e gelir. Burada Şolpan, Sana ve Akjol gazetelerinde şiirleri yayınlanır. Şiirlerinde Kazak halkının Sovyetleşmesine karşı çıkar.
Moskova'da 1925 yılında kurduğu ALka adlı edebiyat derneği yüzünden karşı devrimci suçlamasıyla idam cezasına mahkum olur, bu ceza 10 yıl sürgüne çevrilir. Sürgün hayatını çalışma kamplarında geçirir. Rus yazar Maksim Gorki'nin desteğiyle cezaevinden çıktığında tarih 1930'dur. 1937 yılında bu kez Japonya adına casusluk suçlamasıyla tutuklanır. Bu adi iftira sonrası SSCB Kızılordusu içinde kurşuna dizilerek katledilir.  Türk dünyası adeta sesini soluğunu kaybetmiş gibidir.  İşte bu yüzden Türkistan coğrafyası içinde yaşadığı dönemin en önemli fikir adamlarından biridir. Türk tarihine ve diline hakim, Türk geleneklerini çok iyi bilen Şair Mağcan Cumabayoğlu, Türkistan'ın işgali sırasında ilk karşı çıkan gönül erlerinden biridir.. Türk halk şiirinin genetik yapısı, Mağcan'ın Kazakça şiirlerinde kendini sonuna kadar gösterir. Kahramanlık, cesaret, bağımsızlık, milli kimlik üzerine kaleme aldığı şiirlerinde aynı dönem Anadolu şairleriyle aynı tınıları, tonlamaları, vurguları kullanması dikkate değer. Milli kimliğin ortak ruh hali doğudan batıya, güneyden kuzeye, kardeş edebiyat eserlerinde ortak bir dil halini almış gibidir. Milli şair Mehmet Akif Ersoy gibi milli karatere büyük önem veren Mağcan Cumabayoğlu Anadalu'da kardaşlık hukukunun gereğini bekleyen binlerce direnişci emperyalizme karşı yalnızlığının içinde tek ortak nokta vardır "Altın Takka" (Altın taht) Bugün bile, çoğu kelimeleri anlamakta zorlanılsa da, yakın dönem Anadolu Türkçesi'yle okurken etkileyici tonlamalara yer veren Milli Şairimiz Mağcan Cumabayoğlu tüm Türk boylarını yaşadığı acıları yüreğinde hissetmişcesine 1923 yılında kaleme aldığı eserinde şöyle sesleniyordu


KAZAK TÜRKÇESİYLE

Alısta avır azap şekken bavrım
Kuvargan bayşeşektey kepken bavrım
Kamagan kalın cavdın ortasında
Köl kılıp közdün casın tökken bavrım

Aldındı avır kaygı capkan bavrım
Ömrünce capa körgen cattan bavrım
Tüksiygen yüregi tas cavız candır
Tiridey terin tonap catkan bavrım

Altay’dın altın küni erkeletip
Kelgende colbars bop cana er cetip
Akteniz, Karateniz arcagına
Bavrım meni tastap kaldın ketip

Apırmay ayrıldık ba kalın toptan
Şayılıp kaytpaytugun cavgan oktan
Türiktin colbarıstay cüregine
Şını men korkak kul bop cavdan bukkan

Şark urıp erkke umtulgan Türk canı
Şını men avırdı ma bitip hali
Ot sönüp cürektegi kurudı ma
Kaynagan kan tamırdagı ata kanı

Bavırım! Sen o cakta, men bu cakta
Kaygıdan kan cutamız bizdin atka
Layık ba, kul bop turuv kel keteyik
Altayga ata miras altın takka.

ANADOLU TÜRKÇESİYLE

Uzakta azap çeken kardeşim

Kurumuş lale gibi solan kardeşim.

Kuşatmış kalabalık düşmanın ortasında

Göl gibi gözyaşı döken kardeşim.

 

Önünü ağır kaygı örtmüş kardeşim

Ömrünce yabancıdan zulüm görmüş kardeşim

Katılaşmış yüreğiyle gaddar düşmanlar

Diri diri derini soyan kardeşim.
Heyhat! Ayrıldık mı büyük gruptan?

Dağılıp yılmayan yağan oklardan,

Türkün aslan gibi yüreğinden,

Gerçekten köle mi olduk düşmandan korkan.

Özgürlük için çırpınan Türk canı,

Gerçekten hasta mı, bitti mi hali?

Ateş söndü mü, yürekteki, kurudu mu,

Kaynayan damarlardaki atalar kanı.

 

Kardeşim! Sen orada ben burada

Kaygıdan kan yutuyoruz, bizim adımıza

Layık mıdır köle olarak yaşamak? Gel gidelim,

Altay'a, ata yadigârı altın tahta

Taşkent'te ilk baskısı 1923 yılında yapılan Uzaktaki Kardeşime adlı şiirin yazıldığı günler, Anadolu'da kurtuluş savaşı bütün hızıyla devam ediyordu

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.